"Allah Resulününün Ahmed Hulusiyi tasdiki:
Ben B.L Istanbul dan yazıyorum AllahRasülü ile medinede yaptığım bir görüşmeyi aynen size yazıyorum
lütfen bunu Ahmed Hulusiyede okutun.
1993 yılı bir ağustos akşamı bahçeli evlerde bir ev sohbetine bir dostum tarafından davet edildim. İlk
defa Ahmed Hulusiyi orda gördüm. Gördügüm manzarayı doğrusu yadırgamıştım evde yaşlı genç kadın kız erkek karışık oturuyor herkes onu dinliyordu hiç hoşuma gitmemişti bana dini ders sohbeti
söyledikleri için gittiğimden ordaki manzara oldukça garibime gitmişti ve bu hoşnutsuzluğumuda arkadaşıma söyledim ve birdahada öyle bir toplantıya gitmedim.
Aradan iki yil geçti birgün kitap fuarına gittim orda Kitsan Yayınları sıtandını gezerken Ahmed Hulusinin
kitap serisini gördüm içimden gülerek:
"Adama bak ya kitaplarıda varmış Allah bizi böyle saptırıcı düşünceleri olanlardan korusun!" diyede
geçirdim Dua ve Zikir kitabını şöyle bir inceledim iyi bir kitap kurdu olduğumdan elimdeki eserin hiçte yabana atılır bişi olmadığını hemen farkettim kitabı satın aldım ve sonuna
kadar
inceledim zikir konusu beni oldukçada düşündürdü fakat o ev sohbetindeki alıştığım sohbet klasiğine
uymayışı beni tekrar aynı düşüncelerimede geri getirmişti ama yinede şunun kitaplarını bir okuyayım bakalım neler diyor ben aptal değilim doğru ve yanlışı herhalde ayırt edebilirim hem onun eseri
hakkındada bilgi sahibi olur her hangi bir sohbette kitaplarının ve fikirlerinin yanlışlarını daha iyi vurgularım düşüncesiyle bütün seriyi aldım ve bir haftada okuyup
bitirdim!
Okudum okumasına ama hiç bişi anlamadım
tekrar baştan yeniden okudum birçok anlatım düşüncelerime uyuyordu ama büyük kısmı kabul edilir gibi
değildi hele ehadiyet konusunu bir türlü kabul edemiyordum.
Konuyu bir daha açmamak üzere kapadım sadece zikirleri sevdiğimden zikirlerini kendime virt edindim ve
aradan beş yıl geçti bu
arada diğer tasavvuf büyüklerininde kitaplarını inceliyor aynı zamandada Ahmed Hulusinin eserleriyle
mukayesede ediyordum çok yakın tarzlarla karşılaştım ama çoğu ya işaret yollu anlatiyor veya rumuz kullanıyordu...
Gün geçtikçe konu üzerinde yoğunlaşıyor çok değişik kitaplardan
konunun
derinliğini ve içeriğini iyice öğrenmeye çalışıyordum öyle zamanlar
oluyorduki artık çıldıracak hale geliyordum ya Ahmed Hulusinin dediklerini kabul edecem yada tamamıyle
ret edip klasik inanç düsüncemi devam ettireçektim ama anlatımları misalleri ve birçok ayetin tanımı bendeki soru işaretini kaldırmıyordu yıllardır inandığım düşünceler eskilerin ve kitapların
anlatımları onunla çakışıyordu.
Bu buhran içinde ikibin yılında
hacca gittim hacdan sonra tekrar Ahmed Hulusinin kitaplarını bu defa çok ciddi olarak inceledim bütün
seriyi ve yeni çıkanları 5-6 defa okudum günlerce gecelerce düşündüm mütaala ettim fakat kalbim bir türlü kabul edemiyordu bu arada soracağım ve beni tatmin edecek cevapları
verecek
birilerinide arıyordum ama malesef kimseyide bulamıyordum böyle buhranli üç yıl daha geçti ve bir gün bir
kitapta bir sahabenin: "kim şu terkibi uygularsa istedigi olmasa bana lanet etsin." dedigi şeyi buldum idda çok ağırdı ve ben bunu uygulayacaktım istediğim bu konu hakkında bana
gerçeği
söyleyecek birinin olmasıydı bu terkibi üç gün sabah namazının arkasından oturduğun yerden kalkmadan
secdede yüz defa tekrar etmekti terkip şuydu:
“Bismillahirrahmanirrahim la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil aziym allahümme inni es elüke ya
kadiym ya daim ya ferd ya vitr ya ehad ya samed ya hayy ya kayyum ya men lem yelid velem yuled velem yekün lehü kufuven ehad
ya zel celali vel ikram fein tevellev fekul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltu ve hüve
rabbül arşıl aziym.”
...ve ben iki bin üç senesinde tekrar hacca gittim gayem hem hac yapmak ve bu terkibi orda uygulamak ve
en yetkili ağızı taleb edip ona sormakdım tabiki buda Allah Rasulü olmalıydı. Bende öyle yaptım hacda herkes kabeyi tavaf edip saft
yaparken bende saft yaparken Allahtan Rasulü için görüşme talebi ile DUA ediyordum bunu kabenin her
köşesinde yaptım Arafatta yaptım Müzdelifede Minada yani orda bulunduğum her gün ve yerde bu talebimi Allaha arz ettim ve
sonra medineye geldim gelişim sali günü akşam oldu çarşamba sabahtan başlayarak cuma günü dahil olarak üç
gün bu terkip uygulamayı yaptım ve her uygulamadan sonra Allahtan Rasulallah ile görüşmeyi talep ettim Cuma günu bu uygulama bitince bende bu duamın kabulünü beklemeye
başladım
cumartesi yatsı namazını kıldıktan sonra oda arkadaşımla otelimize geldik arkadaş uyudu bende sakal
tıraşı için hazırlık yapıyordum ve ayaktaydım....
Birden Allah Rasulü ve yanında daha sonradan öğrendim Abdul Kadir Geylani hazretleriyle birlikte yanımda
karşımda beliri verdiler çok şaşırmış heyacanlanmıştım ama karşımdakının Allah Rasulü olduğunu biliyordum ya.
"Rasulallah siz!" dedim.
"Evet benim!" dedi ve hemen ilk sorum:
"Ya Rasulallah Ahmed Hulusinin Ehadiyet hakkında söyledikleri
doğrumudur?"
dedim ve O'da:
"EVET DOĞRUDUR!" ?
Dedi ve bunun yanında birçok soruma yanıt verdiler. Artik mutmain olmuştum yıllar süren buhranım bitmiş
çok mutlu olmuştum bu arada birden odamın kapısı açıldı içeri arkadaşlarım girdi ben kapıya gayri ihtiyari dönüp baktım tekrar Allah Resuluna döndüm ama o çoktan
gitmişti
ve ben arkadaşlara kızdım: "N'olurdu da beş dakika sonra gelselerdi!" diye , konuyu anlatıncada güldüler
bana inanmadılar. İşte benim hikayem bu!
Tabi bu arada
Ahmed Hulusinin kitaplarını tekrar okudum tabi bu defa ?kendi kitaplarım? olarak ve çok ama çok istifade
ettim.
Allah razi olsun bütün sorularım neden niçinlerim bitti sıkıntılarım yok oldu benim sandıklarımın benim
olmadığını
fark ettirdi emaneti varlık sahibine teslim ettim, elhamdulillah.
Allah
-Ahmed Hulusi ismiyle- kendini fark ettirdi- şükründen acizim...
Ahmed Hulusi ve
sizlere binler selam bu yazımı şüphesi olanlar için yayınlarsanız umulurki faydası olur. Allah indinden
hidayet eyleye....
ICQ MESAJ, 31.3.2006"