"Üstad Ahmed Hulusi´nin 2024 - Yeni Sözleri
(18.05.2024 - >>> 05.09.2024)
Kaynak:
Ahmed Hulusi twitter @AhmedHulusi
* * * * *
"ÖLÜMÜ TADIP ÖLÜMSÜZLÜĞE GEÇTİĞİNDE,
BİLİNCİNDE OLUŞACAK TEK BİR SORUNUN CEVABIYLA, TÜM GELECEĞİN ŞEKİLLENECEK…
Soru şu:
"YAŞAMININ BOYUNCA, HER BİR GÖRDÜĞÜNDE, HER OLAYDA, “BEN DİLEDİĞİMİ YAPARIM” DİYENİ SEYREDİP, BU GERÇEĞE GÖRE Mİ YAŞADIN? YOKSA, HER ŞARTLANMA VE KABULLERİNE UYMAYANLARI ELEŞTİRİP, KAVGA EDEREK Mİ YAŞADIN?"
SENDEN AÇIĞA ÇIKANLARA BAK, YARININI GÖR!"
05.09.2024
***
"ATALAR SÖZÜDÜR:
“BÜYÜK LOKMA YESEN DE BÜYÜK SÖZ SÖYLEME!” Kim BÜYÜK SÖZ söylemişse, Allah o BÜYÜK SÖZÜ sahibine yalatır! Yaşamımda sayısız defa şahid olduğum bir realitedir bu! SAKININ, BİR ŞEY İÇİN, “ASLA” DEMEKTEN!"
04.09.2024
***
"DÜN NE OLDUĞUN DEĞİL, BUGÜN NEREDE OLDUĞUN ÖNEMLİDİR."
03.09.2024
***
"1988 yılındaki varlığın TEKLİĞİNİ açıklayan bu anlatımım belki ilginizi çekebilir:
03.09.2024
***
"YAŞAMIMIZA YÖN VEREN KORKULAR “Beyin” adı altındaki program topluluğundan biri olan, amigdaladan kısaca söz etmiştim önceki mesajımda. ‘Beyin’ adı altında bir arada bulunan çok fazla program vardır ki, bunun dindeki METAFORİK tanımına da ‘esmâülhüsna’ demişlerdir. AN içinde çalışan sayısız program vardır birbiriyle bağlantılı halde beyinde! “Ben düşünüyorum”, “hissediyorum”, “korkuyorum”… Hayır! Bunların hiç birini “SEN” yapmıyorsun!
ADI “BEYİN” OLAN ‘PROGRAMLAR TOPLULUĞU’ BUNLARI GERÇEKLEŞTİRİYOR; sonra da “BEN” hissiyatını yaratarak, gerçekte VAR OLMAYAN “SEN”e atfediyor! “BEN” hissi yalnızca bir ALGIDIR Kİ, arkasında çalışan sayısız program vardır! İşte bu algı “BEN”, arkasında çalışan ve yaşamımıza çok fazla yön veren bir programın adı da AMİGDALADIR. Amigdalanın fiziksel dediğimiz boyuttaki bir kısım işlevi günümüz bilimince de yeterince tesbit edildiği için, bu alan hakkında daha fazla konuşmama yer yok.
Gelelim AMİGDALANIN düşünsel diyebileceğimiz, veri/bilgi tabanını koruma alanındaki işlevine. Demiştik ki, amigdalanın bu alandaki işlevi, VERİ/bilgi tabanındaki MEVCUT STATÜYÜ KORUMAKTIR!
Bunu ne ile sağlar?
KORKU YARATARAK! KORKU YARATIRKEN NEREDEN YARARLANIR? YİNE BEYNİNİ OLUŞTURAN VERİ/BİLGİ TABANINDAKİ, ÖNCEDEN GİRMİŞ BİLGİLERDEN FAYDALANIR.
Sistematiği nedir?
Amigdala dediğimiz PROGRAM, karşılaştığı bir olay veya YENİ BİR FİKİR hakkında, bilgi tabanındaki daha önceki yoruma bakar! Eğer o önceki yorum, bu yeni karşılaştığıyla bütünleşmiyorsa, (dindeki metaforu Rabbin izin vermesi, diye anlatılır) mevcut statüyü KORUMAK adına, yine bilgi tabanındaki bilgileri kullanarak KORKUYU YARATIR! En önde gelen KORKU türü de KAYBETME KORKUSUDUR! Maddî veya manevî KAYBEDEBİLECEKLERİN korkusu!
Korkunun ecele faydası yoktur; anlatımı yalnızca ölümü anlatmaz. Ecel, işlevin sonlanma noktası, yeni bir aşamaya geçiş, anlamınadır. Her şeyin bir eceli vardır, işlevini tamamladığında yeni bir işleve dönüşür! Eğer bunu idrak edersek, biliriz ki, KAYBETMEK DİYE BİR ŞEY YOKTUR; BİR İŞLEVİN DÖNÜŞÜMÜ aşaması vardır; bu da kaçınılmazdır! ‘YENİ’den KORKAR İNSANLARIN PEK ÇOĞU!
Oysa YENİLENENİN YARINI VARDIR; yenilenmeyen geçmişte kaybolur gider! İdrak edemediğini en azından İNKÂR ETME; ki yarın kapın açık kalsın! Bir programlar bütünüdür BEYİN adı altındaki, demiştik. Sayısız üst program (veya ön planda algılanan) vardır, bir o kadar da alt program. Bunların her AN birbiriyle etkileşerek açığa çıkardığı algı yapıya ‘insan’ etiketini koymuştur BEYİN!
Etinle kemiğinle, kanınla canınla, düşüncen ve duygunla, dünyan ve ahıretinle, kısaca “BEN” sandığın her şeyinle, BEYNİNİN (metaforu Rabbinin) YARATTIĞI, YOKTAN VAROLUP, GERÇEKTE YOK OLANSIN!
Kaybetmekten korkacağın da hiç bir şeyin yok! KORKMA, KORKUYLA OYALANMA, KORKUYLA YOLUNDAN KALMA! “BEN” sandığın varlığın ve herkes, her şey kendi oluşum programını sürdürmektedir ki, KORKUNUN, İŞLEVİNİN GERÇEKLEŞMEMESİNE YARARI YOKTUR!
Ecel gelir, işlev değişir, (basübadelmevt) farklı bir algı boyutunda programlar çalışmaya devam eder; şöyle düşünüyoruM, hissediyoruM, şöyle yaşıyoruM algısıyla da ÖLÜMSÜZ hayatın devam eder sonsuza dek; türlü etiketler altındaki algı boyutlarında!
Fark et ki, her AN sonsuz sınırsız algoritmalarla sonsuz sınırsız programlarda kendine özgü “BEN”ler yaratan yanı sıra, hiç bir VAR yoktur; olamaz da! Subhanallah… ALLAHUEKBER!"
02.09.2024
***
"YUKARIDA, GÖKTE, İNSAN KADERİNİ YAZAN TANRI OLMADIĞINA GÖRE, “KADER” İSMİYLE NEYE İŞARET EDİLİYOR DERSİNİZ? Beyin hakkında son edindiğimiz bilgiler ışığında, Resulullah a.s nin sahih, gerçek hadislerinde sözedilen, “KADER” İSMİYLE İŞARET EDİLEN SİSTEM ne olabilir?"
02.09.2024
***
"YAZMAYACAKTIM BUNLARI AMA YAZ DEDİ ÖZÜM!
Ne müslümanlar ne de aydınlar, hatta pek çok bilimle uğraşanlar bile anlamaz bugün için bunları diye düşündüm. Lakin Resûl de insanların anlayamayacaklarını bildirmiş zamanında, gelecektekiler değerlendirir, diye…
Anlatmaya çalışayım dilim döndüğünce…
Esasen “beyin” adını verdiğimiz yapı hücresel bir yapı değil, software dir demiştik. SOFTWARE tanımı dahi gerçekte düşünenleri konuya yaklaştırmak için kullandığımız bir METAFORDUR! OLAYIN nasıl işlediğini OKUmaya çalışalım. Varlıkta olan her şeyin gerçekte dalgaboyu/data dan oluşmuş kompozisyonlar olduğunu biliyoruz. Bu kompozisyonların bir kısmı orijinlerindeki datadan kaynaklanan bir şekilde suretler yaratma özelliğine sahip. Yani data bilgi, data bilgiyi sûretlendirerek, o şekil ve özellikte bir nesne veya yapı varMIŞ algısını yaratmaktadır!
Gerçeğinde ise, olay tamamen data/bilgi/dalgaboyu alanında dönmektedir! Bunun yaşamımızdaki misali rüya yaşantısıdır! Rüyada görülenlerin aslı bilgi tabanındaki bilgilerdir. Bu bilgiler belli bir algoritma ile suretlere dönüştürülmekte, SANKİ canlı bir olay yaşanıyormuş hissi oluşturularak seyredilmektedir. Bu sistem tüm gün boyu yaşananlar için de aynen geçerlidir!
Yani?
Görüyorum, DOKUNUYORUM, duyuyorum ve benzeri tüm algılar GERÇEKTE yalnızca data/bilgi/dalgaboyu alanda cereyan eden bilgi dönüşümleri olup; beyin bunları gerçekten varmış gibi algılamaktadır. (Geçmiştekilerin, ‘âlemlerin aslı hayaldir’ vurgusu da bu sistemi OKUmalarına dayanmaktadır)
Eğer durum böyle ise…
Gelelim bu tesbitin bizi götüreceği yere! Madde beden, hücresel yapı, DNA, atomik yapı/evren gibi tüm kabullerimiz gerçekte beyin diye ismlendirdiğimiz yapının orijinindeki bir data/bilgi nin AN içindeki YENİLENEN kompozisyonlarından başka bir şey değildir; biz de her AN bu kompozisyonun açığa çıktığı ALGI dan başka bir şey değiliz!
Madde ALGISI yaratan data/bilgi alanın AN lık dönüşümleriyle, dünya, evren, beden, beyin, hücre kabulleriyle yaşamımızı sürdürmekteyiz! ALLAH ismiyle işaret edilen bir obje tanrı değil, anlatmaya çalıştığım TEK’il, sonsuz sınırsız İLİM dir ki; bu anlatım da, kısmen anlatmaya çalıştığım varlığın orijinini vurgulamak için geçmişte kullanılan bir metafordur.
Orijinin TEK, her şeyin gerçekte var olmayıp yalnızca AN lık ALGILAR olduğunu kavratırsa özündeki data/bilgi; artık sen hangi isim veya etiketle anarsan an, o GERÇEK ve MUTLAK, yanı sıra hiç bir şey olmayan, NE DOĞURULMUŞ NE DE DOĞURMUŞ olan TEK’i!
Konu bizi nerelere götürdü, oysa AMİGDALA denen, hücresel organ olarak bilinenin işlevinden, artısı ve eksisinden söz edecektim. Bu anlattıklarımı çok az bir kısım insan anlayacak veya inanacak, çok büyük çoğunluk da anlayamayarak reddedecek, hatta ‘saçma’ bulacaktır.
Neden mi?
AMİDALA’ları yüzünden! AMİGDALA gerçekte hücresel bir organ değil, bir software dir demiştik. Günümüz bilimi bunun iki ana işlevinden henüz yalnızca birini tesbit etmiştir. İnsanın bir tehlikeden korunması için gereken anlık tepkimeyi aktive etmek!
Beyine gelen her bilgi iki yoldan iki merkeze ulaşır. Birincisi amigdala, ikincisi PFC. Amigdalaya ulaşan bilgi PFC ye ulaşan bilginin neredeyse yarı zamanında olur. Bu nedenle de bir tehlike anında daha düşünmeden bir reaksiyon çıkar bizden amigdalanın tetiklemesiyle..
Bu anlattığım günümüz biliminin de ulaştığı bir işleyiştir. Bir de henüz günümüz biliminin tesbit edemediği bir işlevi daha vardır amigdalanın… AN İÇİNDE, BİLGİ TABANINI MUHAFAZA ETMEK, KORUMAK! BİLGİ TABANINDAKİ BİLGİLERE GÖRE, GELEN YENİ BİLGİYİ KABULLENMEK VEYA REDDETMEK! Eğer kabullenemediğiniz YENİ bir bilgi varsa, önceden bilgi tabanınıza yerleşmiş o yeni bilgiye kapalı fikir vardır; amigdalanızda mevcut bilgi alanını korumak için sizden o YENİ BİLGİYİ RED halini açığa çıkartmaktadır..
Hayli geniş bir konuya yerimiz bu kadar elverdi… BİLGİ TABANINIZI YENİYE AÇMAZSANIZ, YENİLENMEZSİNİZ; amigdalanızı suçlamayın!"
01.09.2024
***
"PLUTO’NUN KOVA BURCUNA GİRMESİYLE BİRLİKTE DÜNYADA PEK ÇOK ANLAYIŞ DEVRİMLERİ BAŞLAMIŞTIR. Klasik felsefe anlatım ve anlayışlarının kapısı kapanmış; içinde kalanların da çıkış umudu hayli azalmıştır! Metaforik dini anlatımları reel gerçekmiş gibi kabullenenlerin bu anlayışları artık geçersiz hale gelmiş; o yüzden sorgulayan beyinler, konuyu çözememenin çaresizliği içinde deizme yönelmiştir. Bilimsel dünyadan ve teori fiziğin getirisi düşünü sisteminden habersiz ilahiyatçı, din adamı veya hücre boyutunda boğulmuş bilim adamları, çağın getirdiği düşünü sistemi içinde sayısız açmazlarla karşı karşıya kalarak sürekli çelişkili fikirler öne sürmektedir. Düşünce dünyası doğum sancısı çekmektedir!
Beyini hala hücresel boyutta ele alanların içinde bulundukları bataklıktan çıkmaları hayli zor olacaktır! Varlığı bırakın hücresel boyutta değerlendirmeyi, atomik boyutta değerlendirmeyi; dalga/data boyutuyla değerlendirip; tüm anlaşılmazları bu realiteye göre çözmeye çalışmayanların sonu hüsran olacaktır!
Beyinin orijini hakkında konuşmaya başlayalım.. Beyin bir hardware değil software dir demiştik uzun yıllar önce.. bu ne demekti? Sayısız bilgi ihtiva eden, hücresel veya maddi olmayan bir bilgi paketidir “Beyin” adını verdiğimiz yapı! Dalgaboyu/data bilgi alır, data/dalga yapı birikimindeki (veri tabanı) bilgiye GÖRE, aldığı bilgiyi analiz ve sentezleyip, bir sonuç çıkararak, bunu, kendi farkındalık alanında kâh bilgi kâh görüntü olarak yaratır, yaşar! Kim olursa olsun, her insan beyni bu şekilde çalışarak, dünyasının gerçekleri içinde hayatını ölümsüz olarak sürdürür. “BEYİN”, Dünya ya da evren hakkında tüm bildiklerimizle dünyamızda bir simülasyon yaratır; sonra da gerçek dünya veya evren hakkında konuştuğumuzu sanırız!
Oysa tüm fikirlerimizin dayandığı nokta, beynimizi oluşturan bilgi topluluğudur. Şayet farklı bilgiler girseydi beynimize, her şey hakkında çok daha farklı düşünebiliyor olacaktık. Şu an için düşünce dünyamıza ulaşan en son mantıklı bilgilere göre, her şeyin orijini dalgaboyu/data bilgidir; ve bu bilgi alanı kendi programına/algoritmasına göre sayısız bilgi formları yaratarak sonsuz algılayıcılar oluşturmaktadır. Böylece de, algılayıcılara göre sayısız varlıkların varlığından söz edilmektedir! Beynimizin hücre veya madde kabulü de, algılayıcı formumuzun (algoritmamızın) bize yaşattığı bir GÖRESEL gerçekliktir.
Gerçekte ise beynimiz, dalgaboyu/data boyutunda bilgiyi çözümlemekte, sonra da çözümlediği bilgiyi madde hücre gibi algılatmaktadır! Tıpkı, göze gelen dalgaboyu/data bilginin beynimizde özel bir algoritma ile hologram görüntüye dönüştürülerek, görüyorum öyleyse var, dememizdeki işlem gibi. İşte tüm varlığın bu dalgaboyu/data/bilgi olması itibariyle de evren veya evren içre evrenlerin 3D değil 2D olduğunu yıllar önce yazmıştık!
Farklı evren veya boyutlar var sanısı da, “BEYİN”in ALGI programının/algoritmasının bir sonucudur. Sonsuz sınırsız bilgi/databoyu boyutundan beynimize ulaşan bilgi kadarıyla, dünyamızda kurgulanan evren ve hakikat bilgisinin ötesi ise, sonsuz dek mutlak meçhul olarak kalacaktır! Ne input olursa, bilgi tabanına GÖRE de çıktısı yaşanır! Düşüncenin oluşumu kanunudur bu!
İsim etiketlerinden kendinizi arındırıp sistemi OKUYABİLİRSENİZ, her noktadan sonsuz bilgi yayıldığını, her alanda da bu bilginin veri tabanı kadarıyla değerlendirebildiğini göreceksiniz. İnsan, orijini itibariyle TEKilliğin dışında olmamasına rağmen, TEKillikteki sadece bir algoritma oluşumu olduğunu fark ettiği zaman, “ALLAH KULU” olma metaforunun neye işaret ettiğini de çözmüş olacaktır. Rabbim ilmimi arttır!"
31.08.2024
***
"CEHENNEMÎ ATEŞTE KİM YANMAZ?
Basit cevabı ama, okunduğu zaman işaret ettiği anlam hiç bir şekilde anlaşılamadığından yanmalar devam ediyor!
Defalarca anlattım… Bilmek ayrı şey, bildiğini kavramak ayrı şey, kavradığını HİSSETMEK ayrı şey! Anlattıklarımı takip edenlerin çoğu bilirler; İMANI OLANI ATEŞ YAKMAZ! Ateş sözcüğü metafordur. Hani, ciğerim yandı, sözündeki gibi. Gerçekte seni üzen, bunaltan, depresyona sokan, hasta eden her bir olay bir tür ateştir. Cehennemî ateş türüdür! “Cehennem ateşi mümini yakmaz” işareti, İMAN etmenin önemini vurgular. Neye İMAN? “AMİNU BİLLAHİ” deniyor Kurân’da! Senin ve herkesin HAKİKATI VE ORİJİNİ OLAN, esmâ özelliklerinin toplamı olan; “ALLAH” ismiyle işaret edilene İMAN! Her birimde, zerrede, TÜRLÜ İSİMLER VE ETİKETLER ALTINDA “DİLEDİĞİNİ YAPAN” Allah’a iman ediyorsan, beğenmediğin, yaptığını yanlış bulduğun ve o yüzden KAVGA ETTİĞİN KİMDİR? Hem Fatiha’yı okuyup, “mülkünün sahibi” deyip, hem de mülkünde dilediği gibi tedbir ve tasarrufunu eleştirmen niye? Sen ne düşünürsen düşün, ALLAH HER ZERREDE DİLEDİĞİNİ YAPMAYA DEVAM EDECEKTİR! Bu işin bir yanı…
Bir de sende her an SENSİZ, dilediğini açığa çıkarıp da, sende, ‘ben yaptım’ hissiyatını açığa çıkaranı fark etsen! İşte bu hissiyatı, İMAN sahiplerine cehennemden geçiş sürecinde açığa çıkartacaktır ki ALLAH, onlar böylece cehennemden azad olup cennet boyutuna geçeceklerdir bedensiz salt bilinç olarak. Duyduğumuz kadarıyla bunu şu an dünyada bedenliyken de yaşayanlar varmış! Allah perdemizi kaldırıp, içselliğimizde ve dışsallığımızda her an mülkünde dilediği gibi tasarruf ve tedbir edeni görmeyi bahşetsin."
29.08.2024
***
"Din ezbercisi bazı ilahiyatçılar, hocalar, “KABİR AZABI YOKTUR, BU KONUDA ÂYET YOKTUR” deyip, konuyla ilgili Resûlullah bilgilendirmelerini inkâr ediyorlar. Kurân ve hadîslerde belirtilen konuların hemen çoğunun metafor olmasına karşın, oysa günümüz yaşamı içinde çoğunun örnekleri vardır! Önce “kabir” isminin neye işaret ettiğini vurgulayalım. Bildiğimiz “insan” denen varlık iki ayrı yapıdan oluşmuştur zaman içinde..
Evrimle oluşmuş gelişmiş fizyolojik beyin; sonra da gelişen beyinin oluşturduğu, eskilerin “RUH” adıyla tanımladığı ÖLÜMSÜZ, DALGABOYU/DATA, kuantum da denebilecek zihni ihtiva eden ŞUUR yapı, GERÇEK BEYİN. “Toprak”tan, toprak elementlerinden olumuş yapının dalgaboyu yapıyı üretmesi, Kurân’da “RUHUN NEFHOLMASI/ÜFLENMESİ” (üfleme sözcüğü daima içerden dışarı aktiviteyi anlatır) metaforuyla anlatılmıştır. Beyin, oluşmuş algı sistemine göre, daima, dalgaboyu/data olarak ulaşan PEK ÇOK bilgiyi suretlere dönüştürerek farkındalık alanına aktarırken, çok büyük kısmını da kendisinde veri tabanı olarak muhafaza eder.
Surete dönüştürme işlemine “MUSAVVİR” ismiyle işaret edilmiştir. Suretli olarak gördüğümüzü kabul ettiğimiz HER ŞEY gerçekte dalgaboyu anlamı olan bilgidir… Ve dahi, gerçek beynimiz de, bu bilgiden ibaret olan ÖLÜMSÜZ data beyindir. Kurân’da bu ölümsüzlüğe özellikle âyetelkürsî de “HAYY ül KAYYUM” (ölümsüz diri ve varlığı kendi hakikatından gelen şekilde var olan) diye işaret edilir. Âyetelkürsî, Kurân’daki beyin metaforudur! Tasavvufta bu duruma, insanın hakikati esmâül hüsnadır denerek değinilir. Yaşam boyunca size ulaşan tüm bilgiler beyninize yerleşir ve sizin beyniniz o bilgileri, yetiştiği çevrenin yüklediği (şartlandırdığı) bilgilere GÖRE değerlendirir!
Korkularınız, beklentileriniz hep bu girmiş bilgilere göre şekillenip duygularınızı oluşturur… kâh azap duyar kâh keyif alabilirsiniz. Konunun çok daha detayları var ki, ana konudan uzaklaşmamak için onlara dalmayacağım ama bilin ki tüm sorularınızın tatmin olacağınız cevapları var. Neyse dönelim an konumuza..
Rüyanızda, hiç bir dış etki olmadan kâbus görebilirsiniz. Boğuluyor ya da bıçaklanıyormuş gibi olabilirsiniz, uçurumdan düşüyor olabilirsiniz. Bütün bunları yaşarken de, kan ter içinde kalırken de hiç bir dış etkiye maruz kalmamışınızdır. “KÂBİR” ismi sizin “RUHSAL” yani ölümsüz data/bilgi beyninizi tanımlar. Şu anda fizyolojik bedende yaşadığınıza inanmanıza karşın GERÇEKTE KÂBİR ALEMİNİZDE, yani data beyninizde yaşamaktasınız ve gerçek “İNSAN” diye anlatılan yanınızda odur. “İnsan”ın fizyolojik bedeni ise hayvan yanıdır! “İnsanın bineğidir”!
İnsan, belli süreç sonu bineğini terkederek bedensiz yaşamına başlar ki buna “ÖLÜMÜ TATMAK” veya “bâ’su ba’del mevt” (ölüm sonrasında yeni yaşam) denilmiştir. İŞTE ÖLÜMDEN SONRAKİ YAŞAM, AYNEN ŞU ANDAKİNE BENZER BİÇİMDE, BEYNİN BİLGİ TABANINDAKİLERE DAYALI DEVAM EDECEĞİ İÇİN, BURADA YAPILAN YANLIŞLARIN VE DOĞRULARININ FARKEDİLMESİYLE DEVAM EDECEK SÜREÇTE, BİR KISIM İNSANLARIN AZAP DUYMASI DA KABİR AZABI olarak tanımlanmıştır. Konunun metaforlarında kalıp, müşahede ettiklerimizi algılamamış olanların, kâbir azabı ve bu tür geleceğe dönük bildirimleri inkârları da çok doğaldır.
Çözüm: DIŞSAL BİR TANRI ANLAYIŞINDAN, HER ZERRE KENDİSİYLE VAR OLAN “ALLAH” ANLAYIŞINA GEÇEREK, KONUYU YENİDEN VE TEMELDEN KURGULAMAKTADIR. Aksi takdirde açmazlar ve çelişkiler hiç bitmez! Rabbimiz anlayışımızı genişlete, HAKİKATIN FARKINDALIĞINI AÇIĞA ÇIKARA!"
28.08.2024
***
"Çoğunu 20-30 yıl önce olan anlatıp yazdığım bilgileri günümüz profesörleri ve araştırmacıları, sanki yeni bir bilgi gibi topluma sunuyor! Ben de büyük bir keyifle onları izliyorum. Ne varki hepsi de “FİL” diye ya kulağını, ya hortumunu ya da kuyruğunu anlatıyor! Fil görmemişler de, anlatılan tarafı filin tamamı sanarak zevkle dinliyorlar."
“Evrenin Aslı Bilgidir" videosu
26.08.2024
***
"Bu anlayışı beğenip Türkiye’de uygulanmasını isteyen pek çok cemaat ve tarikat var. MİT elbette hepsini de bilir!"
>>> "Afganistan'da yürürlüğe giren yeni şeriat kuralları:
23.08.2024
***
"DÜNYA YAŞAMINDAKİ EN DEĞERLİ ŞEYİNİZ OLAN BEYNİNİZİN DEĞERİNİN FARKINDA MISINIZ?"
17.08.2024
***
"DİKKATLE İZLEYİN HEPSİNİN GERÇEK SAHİPLERİNİ FARK EDİN:
Blackrock, Vanguard ve State Street..!
17.08.2024
***
"BİLİYOR MUYDUNUZ?
“Mesan'ın MEDAR Trafik Denetleme Sistemi nihayet ürünleşti ve Manisa Trafik Polisi ile İzmir Trafik Jandarması'nda deneme amaçlı kullanımına başlandı. Bu alet eski bildiğimiz radarlar gibi değil. Çünkü içinde hem Radar hem de Lidar var. Yani hem elektromanyetik dalgaları hem de lazer ışınlarını kullanıyor. Gece de, gündüz de, hareketli de, sabit de olunması fark etmiyor. Yağmur, kar, tipi, sis hiç önemli değil. Ayrıca aynı anda 2 kilometre mesafeden karayolundaki bütün taşıtları aynı anda algılayabiliyor. İsterse yolda aynı anda 100 araç olsun. Ayrıca karşıdan gelen taşıt kamyon ise hız sınırını ona göre, otomobil ise ona göre hesaplıyor. Videoya alıyor ve GPRS'i kullanarak, Trafik Denetleme Sistemi üzerinden, Adrese Dayalı Nüfus Sistemine bakarak cezayı anında e-devlet'ten size gönderiyor. Yani ceza suçu işlediğiniz an devreye giriyor. Lütfen trafik kurallarına uyalım. Uymayanları uyaralım Gece, gündüz, hareketli, sabit fark etmiyor. Trafik kurallarına mümkün olduğunca uyun.”
16.08.2024
***
"AKIN KARA, KARANIN AK GÖSTERİLDİĞİ SÜREÇTE FUTBOLDA DA HANGİ DUYGUSAL NEDENLERLEYSE KESİNLİKLE FAUL OLMAYAN NEDENLE GOL İPTAL EDİLİYOR. YENİ TFF BÖYLE BAŞLATIYOR YENİ SEZONU! Gerisini görürsünüz!"
16.08.2024
***
"Yorumsuz!"
CEM KARACA - BINDIK BIR ALAMETE
02.08.2024
***
"Ne onlar “Kahrol düşman” edebiyatından, tel’in masalından vazgeçtiler; ne de biz yerine getirilmeyen sözleri, vaadleri dinlemekten vazgeçtik! Show must go on!"
31.07.2024
***
"DİYANET FAİZE CEVAZ VERMİŞ !!!"
>>> DİYANET'TEN ''FAİZ CAİZDİR'' FETVASI ÇIKTI ŞAKA DEĞİL
30.07.2024
***
"MASUM HAYVANLARIN KATLİNİ İSTEYEN TOPLUM ŞİDDETLİ TOPLUMSAL BELAYA DAVET ÇIKARIR! Bekleyin, göreceksiniz!"
29.07.2024
***
"YORUMUN, BEŞERİYETİNİN DİLLENİŞİDİR!
Arınamadığın beşeriyetin, beden terkin sonrasında, cennet aşamasına kadar bilincinde devam edecek ve yaşayacaklarına yön verecektir. Zihnini beşeriyetinin kapladığı ölçüde hakikatin olan Rabbinden perdeli olarak yaşarsın. Hakikatindeki kudret ve ilimden uzak yaşamak gerçek cehennem yaşamıdır. Kabullerinden ve onlardan kaynaklanan duygularından meydana gelen yanmaların ise izafi/göresel cehennemindir. İzafi cehennemin yanışının sonu vardır ancak gerçek cehennemi yanışın sonu yoktur. Beşeri kabul ve duyguların, hakikatin/orijinin ile arandaki en büyük perdedir. Bu perdenin ne olduğunu görmek istediğinde, kendinden açığa çıkan YORUMLARA bak! YORUMLARININ kökeninde beşeriyetinin bir ayağını oluşturan, yetiştiğin çevrenin sende oluşturduğu şartlanmalar ve kabullerin yatmaktadır. HAKİKATİN/ORİJİNİN olan ALLAH, SEVMEDİĞİN, HOŞLANMADIĞIN, NEFRET ETTİĞİN HER ŞEYİN YARATANI OLAN TEK’TİR! Hiç bir şey, hiç bir birim, hiç bir mahlûk ortaya koyduklarını ALLAH ismiyle işaret edilen dışında ayrı bir varlıktan almaz! “Yaratılmışı HOŞ gör, YARATANDAN ÖTÜRÜ” uyarısı bu yüzden söylenmiştir. Hoş görmeyen HOŞ’tan perdeli gider bu dünyadan! “Allah’ın âlemlerdeki tedbirâtı âlem sûretlerincedir” tesbiti gereği, zâlimde de, mazlumda da, intikam alıp cezalandıranda da tüm tedbirât ALLAH’ındır. ALLAH, DE; YORUMU BIRAK!"
29.07.2024
***
"METAFOR İŞARET ZAMİRİDİR GERÇEKTE. VAR OLUP ANLATILMASI MÜMKÜN OLMAYAN BİR ŞEYE İSİM VEYA TANIM İLE İŞARETTİR. Benzetme veya misal anlamına gelmez! Bazıları, Metaforu gerçekte var olmayanı anlatan bir anlatım, olarak anlıyorlar ki bu yanlıştır."
25.07.2024
***
"SALÂT (namaz) NİÇİN FARZDIR; HANGİ AMACA DÖNÜK OLARAK FARZ KILINMIŞTIR AKLI OLAN İNSANA! Öncelikle belirtelim ki, İMAN gibi AŞK gibi SALÂT da araçtır; AMAÇ DEĞİL! AMAÇ TEKTİR, İNSANIN ALLAH İSMİYLE İŞARET EDİLENİN NE OLDUĞUNU KAVRAYABİLDİĞİ KADARIYLA KAVRAYIP; HAKİKATININ HİSSİYATININ KENDİSİNDEN AÇIĞA ÇIKMASI!
SALÂT MİRÂCTIR. EHLULLAH ifadesiyle, mirâcı olmayanın salâtı yoktur! Namazı olabilir!!! MİRÂC DA ARAÇTIR! Mirâc neyin aracıdır? MİRÂC, ALLAH’a değil RABBİNE URUCTUR! RABBİNE URUC tamam olduğunda, RABBİNİN HER ZERRENDE MUTLAK TEDBİR EDEN, TASARRUF EDEN, ZÂHİR OLAN olduğunun hissiyatı açığa çıkar!
“ATTIĞINDA SEN ATMADIN, ATAN ALLAH’tı!” Âyetiyle işaret edileni hissedersin.. İşte bu durum; “ENFÜSTE (içselliğinde) ve AFAKTA (dışsallıkta) âyetlerimizi (nasıl zâhir oluşumuzu) algılarsın”a yol açar. SALÂT ARAÇTIR, demiştik…
SALÂTTAN AMAÇ, ayakta okunanların tefekkürüyle Allah’ı kavramaya çalışmak; rükû ile RABBİNİN benliğindeki varlığını hissedip; ALLAH’ı ÖTELEMEKTEN arınmak; SECDE İLE DE RABBİN YANI SIRA VARLIĞININ OLMADIĞINI FARK EDİP, “HİÇ”LİĞİNİ YAŞAMAKTIR. “SALÂT MÜMİNİN MİRÂCIDIR” sözü de buna işâret eder. Şimdi burada anlatmaya çalıştığımız İNSANA FARZ olan SALÂT ile, zorla kıldırılmaya çalışılan namaz denilen yat-kalk olarak tanımlanan hareketin değerlendirilmesini anlayış sahiplerine bırakıyorum.
Şu net anlaşılmalıdır ki, KURÂN isimli bilgilendirme kitabı İNSANA HAKİKATININ NE OLDUĞUNU FARK ETTİRMEK VE DE BUNUN NASIL YAŞANACAĞINI ÖĞRETMEK İÇİN BİLDİRİLMİŞTİR. BU ESAS İTİBARİYLE DE İNSAN YAŞADIKÇA, YANİ İNSANIN “KIYÂMET”İNE KADAR GEÇERLİDİR. “Kıyâmet” iki anlamda kullanılır. Birinci anlamı “Zelzele” suresinde aşamalarıyla anlatılan insanın kıyâmetidir. İkinci anlamı ise dünyanın yok oluşuyla başlayan “MAHŞER” sürecidir. Buradaki “kıyâmet” insanın ölümü tadışı anlamınadır. Dünya üzerinde varolacak her insan için de KURÂNDAKİ HAKİKAT BİLGİSİ geçerlidir. Zirâ Dünya’nın öyle aşamaları olabilirki o devirlerde insan olmayabilir…
Mutlak kıyâmet dünyanın yok oluşu için kullanılır. İnsanlar ölümü tattıktan sonra da ŞUURLU OLARAK kıyâmete kadar yaşamlarına devam ederler, bedenliyken oluşan veri tabanlarının sonuçlarına göre! Dünya yaşamında âma (kör-gerçeği göremeyen) âhirette de(sonrasında da) âmadır; denmiştir bu yüzden! Dünya yaşamında RABBİNİ GÖREMEYEN, SONRASINDA DA BUNUN SONUÇLARIYLA KÂBİR (hologram bilinç dünyasında) YAŞAMAYA DEVAM EDECEKTİR."
19.07.2024
***
"Microsoft şirketinde yaşanan kriz Türkiye'deki birçok şirketi de etkilemiş durumda. Dün geceden itibaren "Down Detector" sitesinden edinilen bilgilere göre giriş sorunu yaşanan ve ağırlaşan siteler içerisinde şunlar var:
Denizbank
Türk Telekom
Microsoft Store
Trendyol
Microsoft 365
Turkish Airlines
Microsoft Azure
Xbox Live
Ziraat Bankası
Ttnet
Telegram
Turkcell
Türksat Kablo
Roblox
Youtube
Steam
Spotify
Yapı Kredi
Valorant
Discord
Vodafone
Türkiye İş Bankası
Yahoo Mail
TurkNet
Yandex Getir
Google Maps
Kik
Cloudflare
Finansbank
Proofpoint
VakıfBank
EA
Snapchat
X (Twitter)
OpenAI
Skype
Minecraft
Sea of Thieves
Sahibinden Forza
Gmail
Rainbow Six"
19.07.2024
***
"ALLAH SEVGİSİ MUHABBETİ (hubbu) TANRI SEVGİSİ DEĞİLDİR! ALLAH’ı SEVİN, demek, “AMİNU BİLLAH” hükmünce, HAKİKATINIZ OLAN ALLAH la yaşamayı (seyri meallah) SEVİN demektir! İçselliğinizin (bâtınınızın) ve dışsallığınızın (zâhirinizin) HAKİKATI olan ALLAH farkındalığıyla yaşayın, demektir.
İMAN DA, AŞK DA ARAÇTIR, AMAÇ DEĞİL! İMAN DA, AŞK DA HAKİKATIN OLAN ALLAH İNDİNDE “HİÇ”liğini fark edip, hissetmen için ARAÇTIR! Bunlar hep METAFORDUR!
İMAN SANA CENNET YAŞAMINI GETİRİR, AŞK SENİ CEHENNEMİNDEN ÇIKARTIR. “HİÇ”liğini hissetmen ise “BÂKİY OLAN ALLAH’tır” seyrini açığa çıkartır; zamansız, mekânsız! “ALLAH DE, ÖTESİNİ BIRAK! Bırak onları yaratıldıkları işlev üzere oyalanmaya devam etsinler”!
Bu HAKİKATI DİLLENDİREN RESÛLULLAH NE MUHTEŞEM BİR ZÂHİR OLUŞTUR!"
12.07.2024
***
"Şimdi Kuantum Potansiyelin; Kozmik elektromanyetik açılımın; ve de beyin adıyla bilinen dalga dönüştürücünün ürettiği çok boyutlu holografik dünyaların varlığını keşfetme zamanı!! Hiç duymadığınız derinlikte anlatımla gerçeği duymaya hazır mısınız? @AhmedHulusi nin sesinden daha detaylısı “YENİLEN” kitabımda.
10.07.2024
***
"Hicri takvime göre yeni yılın başındayız. Çok zor bir yıl olacak tüm dünya için!"
06.07.2024 (1 Muharrem 1446)
***
"2014 te attığımız mesaj! Birileri halâ anlamadı; bazıları da yeni fark ediyor!"
06.10.2014 deki mesaj:
"Bazıları hâlâ konuyu tam kavrayamadı! Beyni hardware, bilgi tabanını da software sanıyor! Oysa ismi "beyin" olan tümüyle sadece softwaredir?"
22.06.2024
***
"HAC, seni, taşradan arındırıp, ÖZÜNÜ HİSSETMEYE DÖNDÜRMEMİŞSE; TÜM GÜNAHLARINDAN ARINMIŞ OLABİLİRSİN; ne var ki “HACCI MEBRUR” (ibra olmuş/ana hedefine ulaşmış) olan HACCA ERMEMİŞİNDİR!"
16.06.2024
***
"KURBAN kesme olayını Kurân’a bağlıyorlar. Sonra da Kurban bahanesiyle insanlardan acayip para topluyorlar sizin yerinize keselim, diyerek. Bu yardım kuruluşları da her türlü devlet denetimi dışında. Bir zamanlar yazmıştım tüm önde gelen yardım kuruluşlarını MASAK incelemeli; toplanan paraların ne kadar yerinde kullanıldığı apaçık görülmeli, diye.. Yerinde hakkaniyetle çıkarsız kullananlar bilinmeli ve daha da fazla yardım yapılmalı; istismar edenler de halka açıklanmalı, diye..
Gelelim KURBAN konusunun Kurân’daki yerine… ÖNCE KURÂN’ın RUHU açısından bakalım konuya. Kurân, insana ÖLÜMSÜZ VARLIK olduğunu, bu nedenle de kendini beden olarak kabullenmemesini, dünya yaşamının, bedenli yaşamın geçici olduğunu, HAKİKATİNİN ALLAH İSİMLERİYLE İŞARET EDİLEN ÖZELLİKLER OLDUĞUNU, kendini yalnızca beden kabullenerek bu hakikattan mahrum kalmanın cehenneminden kurtarmasını önermektedir. Bu girişten sonra şimdi de kurbandan söz eden âyetlere gelelim.. “Kesinlikle biz verdik sana o KEVSERİ.. Öyle ise RABBİNE ERMEK İÇİN SALÂTI YAŞA; bunun için de KURBANI KES! O sana hınç besleyen var ya esas odur ebter (soyu kesik olan)” Kevser sûresi
Bu sûre eğer iyi düşünülürse şu fark edilecektir:
“VARLIĞININ HAKİKATİ KEVSER YANİ ALLAH İSİMLERİNİN İŞARET ETTİĞİ ÖZELLİKLERİN TÜMÜYLE OLUŞMUŞTUR. RABBİN OLAN BU ÖZELLİKLERİ FARK EDİP HİSSETMEN İÇİN ONA YÖNELEREK SALÂTI YAŞA Kİ BU DA MİRÂCIN OLUR. HAKİKATİNİN RABBİN OLDUĞUNU FARK ETTİĞİNDE DE KURBAN ET BENLİĞİNİ; rabbinin gözüyle rabinin işlerini seyret! Muhakkak ki anlattıklarını anlamayıp sana hınç besleyenlerin geleceği yoktur hakikatı yaşama yolunda”
Anladığımız kadarıyla Kurân, kurban konusunda böyle bir anlatım içindeyken, sizler neler duydunuz bilemem. Allah hakikati izin getirisini yaşamadan bu dünyadan bu bedenden ayırmasın bizi… Hac bayramı ve yarınki arafe gününü değerlendirenlere mübarek olsun!"
14.06.2024
***
"Kurban kesmek Hacca gitmiş olan hacılar için, kimine göre vacip kimine göre sünnettir. Hacca gitmemiş olanların böyle bir yükümlülüğü yoktur. Hele bugünün ekonomik şartlarında, borcu olanların böyle bir işe kalkışmaları çok yanlıştır. Zenginler ise, yoksullara et dağıtmak amacıyla kurban kesebilir elbette."
13.06.2024
***
“Salât (namaz da derler) müminin ‘Mirâc’ıdır, denilmiş. “Mirâcı olmayanın salâtı (namazı) yoktur” da denilerek; Salâttan amacın mirâcı yaşamak olduğu vurgulanmış. Bu anlatımlarla, tasavvufla ilgilenenlerin bir kısmında da yanlış bir algı oluşmuş.. “Mirâc son noktadır, ana hedeftir” gibilerden.. Mirâc, hedeflenenin kapısıdır! Hedeflenenin başlangıç sürecidir. Mirâç araçtır, amaç değil! Amaç, mirâc yaşanmasıyla birlikte, yani RABBİNİN MÜŞAHEDESİYLE birlikte, “HİÇ” olduğunun farkındalığının Sende açığa çıkmasıdır! Böylece de her an RABBİNİN, var sandığın benliğinin üzerideki MUTLAK TEDBİR VE TASARRUFUNU seyredersin, HİÇ BİR ŞEYİ VE OLAYI “BEN”lenmeden! Beşeriyetin gereği (gerçekte muradı ilahî gereği), bu seyir sislenirse de günde belki yetmiş belki yüz defa istiğfarı yaşar, farkındalığına dönersin. Uzun sözün kısası, mirâc hedef, son değil, hakikata uzanan yolda bir aşamadır! Allah taliplerine kolaylaştırsın, hazmıyla!"
25.05.2024
***
"Evrende, içinde yaşadığın, Samanyolu galaksisi bir HİÇ ise, Sen nesin?"
25.05.2024
***
"Hakkıyla “Allahuekber” diyen “HİÇ”liğin kapısına gelmiştir. Allah “HİÇ”liğin HİSSİYATINI açığa çıkartırsa “HİÇ” olursun. (Fena fillah) “Allah dilediğini yapar” (âyet); “Allah yaptığından sorumlu olmaz, SEN olursun!” (âyet). (Bekâ billah)"
24.05.2024
***
“ALLAHU EKBER” ne demektir; nasıl anlamalıyız! Bildiğimiz kadarıyla."
24.05.2024
***
*
***
*****