Sen´im BEN!... Sen, diye bakma bana! Sendeyim!"
Sen´im BEN!...Sen, diye bakma bana! Sendeyim!"                         

HAZIRLANIYOR!

"Hangi Bruce Lee !?"

(Hayalindeki hangi Ahmed Hulusi ile berabersin??)

 

Bir gerçek hikaye:

 

Bruce Lee önce VingTsun öğrendi. Bu dalda usta oldu sayılır..

Öğretmenleri efsane usta Yip Man ve yine Yip Man'nın en iyi usta öğrencisi Wong Shung Leung. Bruce Lee Çin den ABD ye gider. Orada "akan su" yerinde durmadığı için kendini belli eder. Ve öğrendiği dövüş sanatını başlar yaymaya. Ünlü olur...

 

Nitekim Bruce Lee ABD üç ayrı şehirde ikamet eder.

 

Önce Seattle sonra Oakland sonra Los Angeles. Her ikamet ettiği şehirde bir okul açar.

Ama bir sorun var: Bruce Lee koyu çin sporu olan Ving Tsunu batıya göre değiştirir,

ve ismine Jeet Kune Do verir.

 

Sorun nerde?

 

Burda:

 

Jeet Kune Do temel olarak halen Ving Tsun dur ve Bruce Lee --->be water my friend<--- (su gibi ol Dostum..) görüşü ile sürekli yenilenir ve sürekli yenilenmeye hedef gösterir. Çünkü felsefesi "su" dur. "Durgun akmayan su kirlenir" dermiş hep..

 

Sorun da bu işte. Şimdi ilk okullu Seattle de idi. Oradaki öğrencileri Bruce Lee'yi ancak oraya kadar anlamış ve tanıyor. Sonra Oakland. Oradaki dostları ve samimi öğrencileri Bruce Lee yi ancak orada kaldığı ve orada öğrettiği kadar tanıyor ve anlıyor.

 

En son Los Angeles de okul açar. Bu şehirdeki takipcileri ve dostları, Los Angelesde kaldığı kadar anlıyor ve tanıyor..

 

Bruce Lee ise her gün yeniden kendi becerisini keşf ediyor. Yenileniyor..

Tabiri caiz ise dünkü Bruce Lee değil bugünki Bruce Lee!!..

 

Bir gün üç okul daki usta öğrencilerini bir araya getirmiş ve şaşkınlıkla bakmış ki, her okul anlayış ve kavga tarzı ve hissiyatı olarak çok farklı ve "güncel Bruce Lee" ile alakası yok!..

 

Her okul hayalindeki tanışdığı kadar Bruce Lee ile beraberler! Ama gerçek Bruce Lee "kendi dünü ile razı değil". (Youtube da be water my friend izleyin lütfen..)

 

Ögrencileri Bruce Lee´nin "akar kaynak su" görüşünü (noktasını) ve bunu hangi his ve işlem ile yaşama gecirip, kendini "temel nokta olarak her an aynı" ama dövüş sanat dünyasında; daha doğrusu dövüş esnasında sürekli yeni görüş ve sürekli bu konuda yeniden sistemini ortaya dökmesini anlamamış!... Sonuç olarak üç okullu kapattır!..

 

Artık sadece özel usta öğrencilerine özel ders verir. Ve hep der ki:

 

"Yenilenmeye bakın. Benim sırrım bu. Bütün kalıp ve şekilden uzak durun.

Su gibi olun.Su kabın rengini ve şeklini alır!"

 

Demişler ki: "Sen aramızda olmazsan, bizi kim yeniler? Nasıl olacak bu yenilenme?"

 

Demiş: "Şimdi sizi kim yenileniyor ise, o yeniler!"

 

Sormuşlar: "Yani sen??"

 

Demiş ki:

 

"Hayır! Sen! Sadece Sen!... Ancak sen kendini yeniden tanırsın. Önemli olan benim yanında olmam değil. Önemli olan: sürekli kendine kendin ayna ol. Ve yenilen! Cesur ol. Dürüst ol. Kendi hata ve gerilenmelerini fark et.. su gibi akar ol... Su gibi daima -şimdi ve burda- ol. Sırrım bu! Kaynak bu. Kaynak sende. Kaynak su bunu fark ediş.. Hayalindeki Bruce Lee´yi bırak. Henüz hayal edemediğin Bruce Lee ye ulaş.. O zaman öğretmenden öğrenme isteğin biter. Usta ve öğrenci ikilemi  (aşk!?) biter.."

 

Nitekim Bruce Lee "sessiz flüt" filiminde görüşünü beyan eder..

 

Bruce Lee´nin hocası ve kaynağı olan büyük usta İP MAN ise her zaman bunu söylermiş:

"İçdiğin
suyun kaynağını araştır!" , çünkü bugün VingTsun diye, neredeyse 1000 farklı gurup var. Hangisi orijin?

 

"Ümmetim yetmiş üç Fırkaya ayrılacak..." hadisini hatırladık mı?

 

***
 

Bruce Lee´den yeni birşeyler öğrendik mi?

 

"Yenilen Dostum.. önemli olan yanımda olmanız değil. Bu ilmin içinizde olması...!

Sen deyim. Senim ben. Daha dışarda ne arıyorsun?"...

 

...diyen Bruce Lee değil! Söz Üstad Ahmed Hulusi´ye ait Aziz Dostum!..

 

***

 

ANA SORU:
Hayalindeki
hangi Ahmed Hulusi ile mi berabersin??

 

Lütfen özündeki ,günümüzde ismi AhmedHulusi olan; Hakikat-ı Muhammedi isimli ilmi;

yani kendi öz boyutunu, aslını,SURETSiZ (!) zatını tanı. Bunun için bu yazıları ve belki sayfanın tamamını lütfen tekrar tekrar oku Dostum... Yenilen Dostum..

 

"Va`lemu enne fiyküm RasûlAllâh"

"
İyi anlayın ki, Rasûlullâh içinizdedir!" (Hucurat/7) ayetini oku, anla, özünde, vicdanında bul, ve lütfen yaşa; his et Aziz Dostum!.. Vicdanın ile DOST ol!

Üstad Ahmed Hulusi (
www.ahmedhulusi.com) "sendeyim Senim diyor!"...

isimsiz ve şekilsiz,saf ,suretsizve öz ilim olarak!...

 

"ALLAH adıyla anılan’ın Zât`ı üzerine tefekkür etmeyiniz!" diye sesleniyor özündeki Resulullah!.. Kesinlikle dogru. Kendinsiz (benliksiz) ol!..

Zât,
Zât`ı ilimdir! Bunu iyi anla!..

 

* * * * * * *

 

Üstad Ahmed Hulusi´den bazı alıntılar:

 

"Soruyor: “Seni ne zaman görebileceğiz?

 

Hiç bir zaman!. Yazdıklarımı “oku”yamıyorsan, “ben”i nasıl görebilirsin ki?

Et-kemik görmekle eline ne geçecek, beynini çalıştırmasını, tezekkür etmesini

öğrenemedikten sonra!. Aradığın sende; diyorum… Bana, “seni görsek”, diyorsun!.

Ben, “sen”deyim, “senim; diyor!… Sen hâlâ, “BANA(?)” görün diyorsun!.

Ne zaman Yahudi’likten, Hıristiyan’lıktan çıkıp, “İSLÂM DİNİ”ni kabullenenler

arasına gireceksin? Ne zamana kadar, dışarıda aramaya devam edeceksin!?..."

 

Kaynak: "Kuantsal Boyut ve Genler!"

 

* * * * * * *

 

"50 yıl namaz kılıp(!), bir kere "ALLAHU EKBER" dememiş, "Besmele" çekmiş ama "B-ismillah" diyememiş; "Fatiha"yı tekrarlamış ama bir kere "FATİHA"yı "OKU"yarak fethe ulaşmamış nîce velî sanılanlar tanıdım!.

 

"Salât"ı "kılınan namaz" olarak anlayıp; "OKU"yamadığının tekrarıyla ömür tüketip, böylece de kulluğunu yerine getirenler seyrettim!.

 

"Nârın da hoş nurunda hoş" hikâyeleriyle ömür tüketip; hâlinin, şartlarının hoşnutsuzluğu içinde nice ağlayan gözler gördüm!.

 

Tasavvufla ilgilendiğini sanıp başkalarının dedikodusuyla ömür tüketen; ermek için geldiği dünyadan başkalarını eritmeye çalışan işlevle geçip giden nicelerini seyrettim!.

 

Şükreden kullar arasında yer alanları da, nankörlük içinde kulluğunu ifa edenleri de ibretle seyrettim!

 

Her biri de, öylece kulluklarını eda edip; belki de ebeden sürecek perdelilikleriyle geçip gittiler ve dahi gidecekler bu dünyadan…

 

Dostum…

 

"Falanca bu konuda böyle demiş, filancaya göre böyle imiş", dedikodularını bırakıp;

kendi düşüncelerini oluştur; kendi müşahedene ulaşmaya bak!.

 

El kesesiyle bir yere varamazsın!.

 

Kendi cebindekileri keşfetmeye bak!.

 

Bu güne kadar söylenmişlerden farklı, yeni bir müşaheden yoksa, taklitçi olmaktan öte bir kulluğun yok demektir!.

 

"Sünnetullah"da tekrar yoktur!.

 

Her velîde, kendine özgü bir keşf ve müşahede vardır!.

 

Sen de gerçeğe ermeye ve kendine özgü seyre ulaşmaya çalış!.

Başkalarının yaptıklarının hesabını sen vermeyecek, ellerinle yaptıklarının sonuçlarını yaşayacaksın! Dünya`da sahip olduğun her şey, sonuçta burada bırakılıp gidilecektir!. Dünyandakiler o âlemde bir şey ifade etmeyecektir!

 

İlmin hariç!

 

İlmin ve vicdanın, bu yolda elinden gelen her şeyi yaptığını tasdik ediyorsa mesele yok!.

Ama bu konuda tatmin edici hüküm gelmiyorsa vicdanından veya ilminden, tehlike çanları çalıyor demektir!.

 

Allah bize, her gece uykuya tek başına daldığımız gibi, tek başına dünyamızda yaşamakta olup, tek başımıza, yepyeni bir boyutta yaşantımızın hesabını vererek, sonuçlarını yaşayacağımızı farkettirmiş olsun!"

 

Kaynak:  "Muhteşem Kaynak!"

 

* * * * * * *

 

"Beni özleme! Kendi hakikatındakini özle! Özleyeceğin varlık senin hakikatında olan varlık.

Ben senin dışsallığındanım. Dışsallığında yer alıyorum. Sen aylinsin ben Ahmed Hulûsiyim.

Ben senin dışsallığındayım. İlmimle bilgi olarak senin özündeyim zaten. Beni özünde bul dışta değil. Dışa yönelme, içindekine yönel. Ben sendeyim diyor. Ben sendeyim dedikten sonra hala Ahmed Hulûside ne arıyorsun? Ahmed Hulûsinin hakikatı sende zaten. İşini değiştirip evini değiştirip tarzını değiştirip te gelip benim köyüme taşınmak ne demek? Ne anlamı var? Gene o dışsallık peşinde koşmak işte bu anlattığımdan hiçbirşey anlamamak. Ahmed Hulûsi değil senin hedefin. Senin hedefin kendi özün. Kendi özündeki. Kendi özüne ulaşmak içinde şundan evvela kendini soyutlaman lazım. İşte iman buna. Eğer buna imanın yoksa o zaman bunu yaşamanın yollarının her türünü araştırırsın. Bununla en büyük zevkleri keyifleri tatminleri nasıl yaşarım bunun peşinde koşarsın. Bunun peşinde koşuyor olduktan sonra da, böyle bir düşünce yapısına sahip olduktan sonrada Ahmed Hulûsinin yanında olup olmaman hiçbir fayda getirmez. Onun için bırakın Ahmed Hulûsiyi, Ahmed Hulûsiden hiçbir hayır gelmez. Dışsallığınızda o sizin.

 

AHMED HULÛSİYİ DEĞİL, ÖZÜNDEKİ MUHAMMEDİ BULMAYA ÇALIŞ! İçindeki Resul O.

İÇİNİZDEN RESUL YOLLADIK DERKEN, SENİN İÇİNDEKİ MUHAMMEDİ HAKİKATTEN BAHSEDİYOR!


İçindeki Muhammedi´ye hakikate yönel. Ahmed Hulûsiyle senin işin yok. Ahmed Hulûsi Allah'ın sana geçici bir süre için bir takım bilgileri ulaştırdığı bir sûret. Hele hele Ahmed Hulûsinin bedeni hayvan. Ahmed Hulûsinin kullandığı bir hayvan. Yiyiyor içiyor ondan sonra gidiyor tuvalete çıkartıyor. Öyle bir hayvan bu. Sonunda da toprak olup gidecek. Bunun hiçbir değeri yok! Bitti. Kullanıp atılacak bir hayvan. Ölümsüz olan bilgi. Ölümsüz olan bilginin mekanı yok.

 

Ben sendeyim sendeyim sendeyim sendeyim! ...

 

Senin özündeyim. Beni dışarıda aramayın!..

 

Dışarıda aradığınız arayacağınız şey hayvandır "O" değil. Ben hakikatın olan bir ilim olarak senin varlığında sende mevcudum.

 

Ve öylesine sende mevcutum ki, günde belki 70 defa içinden sana sesleniyorum! Şunu yapma bunu yap bak burda yanlış yapıyorsun bunu yapmaman daha doğru olur vs. İçinden sana sesleniyorum. Ama çoğu zaman bana kulak vermiyorsun kendi bedenselliğinin istekleri doğrultusunda hareket ediyorsun sonrada pişman oluyorsun. Şeksiz şüphesiz yemin ederim ki içinizden hitap ediyorum hergün 70 defa 100 defa! Ama eğer inanmıyorsanız ne gelir elden Vesselam..."

 

Üstad Ahmed Hulûsi, 27.02.2009, İstanbul

 

(Not:  Bu sohbet samimi dostlar tarafından kaleme döküldü, bizatihi Üstadın yazdığı değil;

ama sözler bizat Üstada ait!)

 

* * * * * * *

 

 

Kaynak Suyunu bulandırmamak için OKU ve anla lütfen:

"Kaynak suyunu bulandıranlar!"

 

* * * * *

 

"Bilincimdeki ben, ASLA değilim bir başkasının bilincindeki ben!."

"Mesaj,155"

 

* * * * * * *

 

"Şeyh gördüğün sürece Resul gördüğün sürece Allah'ı görmekten mahrumsun perdelisin

ve sürüler şeklinde geçip gidenlere katılırsın neticede. En zor perde budur..."

"En zor perde budur.."

 

* * * * *

 

"Orijin varken kopya çevresinde toplananlar, kopyanın kopyası olmaktan öteye geçemezler!"

MESAJ - 43

 

* * * * *

 

"Nokta  uzadı, "Elif"  oldu;  büründü,  "B" denildi!.."
(Kaynak: Dost´tan Dost´a)

 

* * * * *

 

"Ben`siz sen`siz Bir`leşenler!... Sen, "sen"liğini bırak!.. Ben, "ben"liğimi! "Sen"siz,

"ben"siz olalım!. "Hiç"likde buluşalım!... "AŞK", "ben"den doğar, "sen"den doğar!.

Aşk, sevenle sevilen arasında perdedir!. Seven sevilende yok olduğunda, Aşk tamam olur!.

Burada sakın sevgi ile beğeniyi karıştırmayalım... Beğenen, beğendiğine sahip olmak ister; seven, sevdiğinde varlığını yok eder!. Seven, sevdiğine varlığını teslim edip, O`nda yok olduğunda ikilik kalkar!. Senlik-benlik kalkar, "Bir"lik başlar; ve "Bir"lik "vitriyet", "TEK"liğe "Vâhidiyet"e dönüşür!. "TEK"lik, "EHADİYET" içinde erir, gider. Bireysel anlayış, bilinç hükmünü yitirir!. Bir deyişe göre; "Nokta`da başlayan, Elif`de biter"!..

Yani, her şey "Ahadiyyet" noktasında başlamış ve "Vâhidiyet" elifinde son bulmuştur.

Tecelli tek bir tecellidir ki, o da "Tecelli-i Vâhid" olarak anlatılmak istenilmiştir.

Ya da, "Nokta`da başlayan, Sin`de biter." "Sin", "İnsan"dır!.   Nokta, Ahad`dır!...Kur`ân, Besmele`nin "B"si ile "B"nin altındaki Nokta`dan başlar."B"deki Nokta`nın uzamışı "Elif"dir!... Elif`i yayıp uzatmışlar... Nereden?... Nokta`dan!. Bir çizgi çizmek istediğiniz zaman nokta ile başlarsınız. Önce, nokta oluşur, sonra noktayı uzatırsınız, noktalar sıralanır ve çizgi meydana gelir. Yatık bir çizgi ve onun kaynağı olan nokta... Besmele`nin başı "B" harfi!... Nokta hep nokta!. Hiç açılıp saçılmamış!. Harfler ise Elif`in uzayıp çeşitli şekillere bürünmesiyle oluşmuş!. Ve de her bir harf "nokta"ların biraraya gelmesiye meydana gelmiş.. Öyle sık biraraya gelmiş ki noktalar, biz noktaları hiç farketmeyip, harfler var sanıyoruz! "Ben Ba`nın altındaki noktayım" diyen, Hazreti Âli kerremallahu veche...

(Hem "hiç"im, hem "hep"im, hem de "Elif"im mi demek istiyor bunu diyen acaba?)

Kur`ân`ın son sûresi olan "Nâs"... "Nâs"... Yani, "Nâs=İnsanlar"..

"Sin" harfi de "İnsan"a tekâbül eder. Ya-Sin`deki; "Ya Sin", "Ey İnsan" anlamındadır.

Öyle veya böyle, mühim olan, Nokta`dan insan`a ulaşan bir yarım daire ve insanın bilinç boyutundaki seyyahati ile ulaşılan tekrar O Nokta!...

 

Gerçek mânâda Allah`a vuslat, Allah`a vâsıl olmak, Allah`a ermek;

insanda oluşan "Nokta ilmi" ile mümkündür!.

 

İnsanda oluşan Nokta ilmi, "Nâs"ı ortadan kaldırır mı, kaldırmaz mı?...

"Nâs", varlığı ve gerçeği itibariyle, bağımsız olarak "var" değil ki, varlığı ortadan kalksın

da "yok" olsun!."

 

(Kaynak: -TEK´in Seyri, Özün Seyri bölümü-)

 

* * * * *

 

"Her an", diyerek, bize göre konuşuyorum; gerçekte ise var olan her an değil, Tek bir An`dır...Çünkü tüm varlık, tek bir tecellînin neticesidir, "Tecelli-i Vâhid" denilen!...

Nokta`da olup bitmiştir her şey!.. Elif ve gerisi ise, sadece hayâl!.

Bu ilim mertebesinde icâd yollu meydana gelmiş esmâ mânâları vardır ki, işte bu nokta da ;

"ALLAH ÂLEMLERDEN GANÎ`DİR." Âyetiyle anlatılmak istenmiştir. 

 

(Kaynak: TEK´in Seyri, İlim mi, mâlûma tâbi?)

 

* * *

 

Sonuç:


KAYNAK SUYUNU BULANDIRMAMAK için, bunu iyi anlamak lazım:


"Biz zamana, rüzgârın esişine göre konuşanlardan değiliz. 1966 yılında "TECELLİYÂT" kitabımda http://www.ahmedhulusi.org/tr/indir/tecelliyat.pdf …

Ne yazmışsam sözüm odur!"

 

(19.12.2015 , @AhmedHulusi)

 

NOKTA... (DATA!)

 

"Nokta hep nokta!. Hiç açılıp saçılmamış!." ve bu gerçeği fark edemeyenler,

"İlim bir NOKTA idi (!!!); onu câhiller çoğalttı" Hz.Ali efendimizin ifadesini hiç anlamamış!

 

Hz.Abdülkerim elk-Ceyli´nin "İnsan-ı Kamil" kitabında:
"De ki:
o (İNSAN) AHAD olan ALLAHdır!" diye açıklar!

 

Bu gerçegi mutlaka bu ayet ile "BİRLEMEK" lazım: "Ene beşerun mislüküm!"
 

Yoksa NOKTA ilminden gafil, inkar olur..
NOKTA´nin bürünmüş olup, DÜNYAMIZDA görünüp, bizim gibi yaşamasından gafil,

yine inkar gaflet olur!...

 

"Ben taşrada arar idim,

Ol cân içre cânan imiş!.."

 

Hayalindeki AhmedHulusi´yi terk et, özündeki NOKTA ilmine yönel!.
"
Sen"im  ben!... Sen, diye bakma bana, diyor!..

 

Aşk "seni sana unuturan, benligini eriten, benlik davani ve kavgani bitiren;özündeki sonsuz sinirsiz gercegini fark ediş ile mümkün olur.. hayalindekiler ile degil!..

 

Hayalindeki Ahmed Hulusi´yi "futbol"okuma; ile "astroloji" ilmi ile veya "tasavvuf" mecazlari ile kayitlamayi veya şekillendirmeye başlarsan; cok yanliş olur!

 

Ahmed Hulusi isimli özündeki Zati ilim, eger ABD de dünyaya gelse idi (yani orada Dünyamizda -görünse- idi, dogsa idi degil!).. yine futbol ile mi sana ANLADIGI ALGILADIGI YASADIGI ALLAH sistem ve düzenini izah ederdi? YOkse mesela orada halkin zannina göre olan, mesela "Baseball" ile mi?...


Biz AHMED HULUSİ´yi böyle anlıyoruz!....

Benligin erimesi ile, benliginden arindikca; şirkden arindikca, sende buldugun yaşadigin fark ettigin Muhammedi Boyutun olur!... Daha fazla buna misal vermiyelim. Fark et!..

Benlik örtüsü kaldir da bak, bakalim ortaya kim cikacak?..

Üstad nerde diye sorma!..
Her gün konuşdugun halleşdigin birlikte oldugun, veya malesef nefret ettigin sevmedigin giybetini ettigin, hep O...

Nasil mi?..

Bak böyle:

"Evet, şimdi bu açıklamadan sonra «RUH» hakkında izahlarımıza devam edelim...

Kişinin Ruhunu beyin meydana getiriyor! Ruhu beynin meydana getirmesi hasebiyle, nasıl oluyor da cevher oluyor ve yoğunlaşarak ölüm ötesi bedeni meydana getiriyor.

«Ruh», esas itibariyle, kâinatta var olan mutlak enerji ve "ŞUUR"un, o günkü adıdır. Kâinatta var olan mutlak enerjinin eski dildeki adıdır. Dolayısıyla kâinatta var olmuş olan her şey, bu «Ruh»la ve «Ruh»tan meydana gelmiştir!..Mutlak mânâda «RUH» kelimesiyle kastedilen kavram, «Kâinatın Ruhu`dur». Bu Ruh, bütün ilâhi isimler diye kastedilen manâları kendinde toplamıştır. Daha doğrusu bu isimler, ondaki manâları târif sadedinde kullanılmıştır!.. Buna «Ruh-u A’zâm» da derler, «Hakikat-ı Muhammediye» de derler, «aklı evvel» de derler!

Hayatiyetin menşei ve cevheri olması itibariyle, «Ruh», «Ruh-u A’zâm» derler. İlâhi isimler diye kastedilen mânâları hâvi olması itibariyle «Hakîkat-ı Muhammediye» derler. Bu mânâları müşahede etmesi ve kendini tanıması bilmesi itibariyle de «Aklı Evvel» derler.

Ruhun, tasavvufi deyişle, tecellileri veya bugünkü dille yaydığı enerji, yoğunluk kazanmak suretiyle galaksiler, yıldızlar, gezegenler dediğimiz sistemleri meydana getirmiş. Bu yıldızlarda, çeşitli mânâlar istikâmetinde radyasyonlar yaymış ve bu yayılan radyasyonlarda, ilâhî isimlerin mânâları tecelli etmiş. Nihayet bu mânâları ortaya çıkarabilecek mâhiyette beyin oluşmuş ve her beyin kuvveden fiile çıkarabildiği manâlar nispetinde de kayıtlılık veya kayıtsızlık hükmüyle kendini seyredebilmiştir.Bu mânâda mutlak Ruh, beyini oluşturmuş, beyin de kişilik ruhunu meydana getirmiştir! Ruh-u A’zâm, en alt noktada beyni meydana getirmiş ve en alt noktadaki beyin, «insan ruhu»nu meydana getirerek; bu ruhun, istidatı nispetinde «Ruhu A’zâm»daki mânâları yüklenmesini sağlamıştır. (Ruh-u A’zâm en üst noktada diye tarif edilir.) Böylece cüzi mânâdaki, insan, teklik anlamındaki «Ruhu A’zâm» veya «Aklı Evvel» veya «Hakîkatı Muhammediye» denilen varlığa, tüme, ayna olmuştur!.. Amma ki, ayna olan varlık, aynada boy gösteren varlıktan mahiyet olarak veya manâ olarak ayrı bir şey değildir!.."

Kaynak: İNSAN VE SIRLARI -1, «RUH» HAKKINDA KONUŞULUR MU?

 

* * * * *


Senin ruhun 120 günde sonradan beyinden oluşmuş. Ama SEN, Bilinc olarak Kozmik Bilincli, Kozmik Bilincden, Kozmik Bilincsin!

Sen böyle isen, herkes böyle!

sen sana ne sanırsan
ayruga da onu san
dört kitabın manası
budur eğer var ise Yunus Emre

Sürekli, her gün, ÜSTAD ile konuşuyorsun farkindamisin?...
Sevgin O´na, nefretin O´na, övgün O´na, giybetin O´na!..

Nerde?..
Esinde, cocugunda, ailende, annende babanda; seveninde, düşmanindaki BILINc, "Global tek Deniz" (Üstadin ifadesi), global evrensel bölünmeyen parcalanmiyan; dogmiyan ölmiyen sonsuz Bilinc!..

Bilincini arindir, "kaldir kendini aradan", bak göreceksin "ortaya cikacak Yaradan", YARIN!...

Ama bu sayfadaki izah ile de ASLA kayıtlamıyoruz!
 

Üstad Ahmed Hulusi´yi, en iyi Üstad kendi bilir!

 

"İster idim Allah'ı buldum ise ne oldu!" derse, bunu en iyi kendileri bilir!..

Söz uzadi, mana kayb olmadan; cahillik ile bir bardak cay icmeden; sözü keselim.

 

Vesselam!..
 

Üstadima: 
"Yedi deniz mürekkep olsa; dünyada tüm agaclar kalem; seni yine anlatamam!..
Yaşayan bilir. Ve sende seni sensiz yaşayanlar ile berbersin!.. Selam ola Üveysi Dostlarimiza!..
Bilerek, bilmeyerek, senin zahirine karşi yapdigimiz hatalar icin, binlerce defa özür..
Nokta ilminin mertbesi olmaz. ilimi anlayişlarda farklilaşmalar olabilir, lakin Aşk ile, benligin guruplarin farklarin birleşme devri.. bize DUA et. Sensiz şirksiz safiye bir ilim ile Resulullahi fark edemezdik! Yenilen dedin; yenileyiciye uyun dedin,uyduk. Beşeri hatalarimizi bagişla!

-Sistemi OKUmadığınız sürece şuurunuzda, şöyle veya böyle bir tanrı kavramı vardır demektir!...  Karşındaki birimi, parmağın ya da dudağın ya da kulağın, gözün gibi göremediğin sürece ŞİRKTESİN!...- dedin, ve daha neler neler.. bizde "ALLAH!" dedik!..

SAFLASMAK bilmekle degil

 

 

SufiCaN
Almanya, Ulm.

Tarih: ALL´AH ile her an -şimdi-

 

* * * * * * *

 

ANASAYFA
 

İletişim:   SufiCaN@web.de


Sayfa Tasarım: 

Cüneyd Yayla (SufiCaN)

Akın Apardı

 

AH özel sohbetleri yazıya ceviren:

Saffet Eygi

@Saffet_eygi

 

AH sözleri ingilizce toplayan:

Akın Apardı

 

AH Evrensel Sırlar Piyes:
Selim Kartal Bicer
Sevda Bicer

Mehmet Cetin

Serkan Yenal
Zeynep Bodur