“Allah, benim sözümü (hadisimi) işiten, bunu iyice kavrayan, ezberleyen ve başkalarına duyuran kişinin yüzünü nurlandırsın!”
***
"Bir ayet bile olsa benden başkasına götürün. Beni İsrail (hikâyelerin) den de rivayet edin, bunda bir mahzur yok.
Ancak kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennemdeki yerini hazırlasın."
***
„Dua sema ve arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allaha yükselmez. Beni hayvanına
binen maşrabası yerine tutmayin. Bana duanızın başında, ortasında ve sonunda salat okuyunuz.“
Allah Resulu SON Nebi Abdullah Ahmed-i Hz.Muhammed Mustafa s.a.v Efendimiz
...Va`lemu enne fiyküm RasûlAllâh!...
..İyi anlayın ki, Rasûlullâh içinizdedir!..
(Hucurat 7)
***
Öncelik ile "O" ZAT´a "salavat":
„Cezallâhu anna seyyidenâ Muhammeden ma huve ehluh“
„Allah’ım Efendimiz Muhammed’e lâyık olduğu şekilde ihsanda bulun bizim tarafımızdan, biz onu değerlendirmekten
âciziz…“
„Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidina Muhammedin adede halkıke ve rıdâe nefsike ve zinete arşıke ve midade kelimatik…“
„Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e halkettiklerinin adedince, sen râzı olana kadar ve arşının ağırlığınca ve kelimelerin adedince
selâm ve bereket ihsan eyle!..
„Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli
seyyidina Muhammed kad dâkat hiyletiy edrikniy Yâ Rasûlâllah.“
„Allah’ım Efendimiz Muhammed’e ve O’nun ehline salât eyle…
Çok sıkıntım var, bana yardım et yâ Rasûlallâh…!!“
Ve RESULALLAHIN sözleri:
***
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Sevdirin/Müjdeleyin, nefret ettirmeyin!”
***
"İslâm garib olarak başladı, tekrar başladığı gibi garîb hâle dönecektir. Gariblere ne mutlu!"
***
"Cuma günü 80 salavat getirenin 80 yıllık günahları affolunur!"
***
Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem) Hz. Ebu Bekir (radıyallâhu anh)'a şöyle açıkladı
"gizli şirk" mevzunu:
"Yâ Ebu Bekr... Şirk sizde karıncanın ayak sesinden daha gizlidir!.. Bir adamın;
"Allâh diledi de ben diledim" demesi şirktir!.. Ve bir adamın "Falan kişi olmasaydı, filan beni öldürecekti!.." demesi şirktir. Sana şirkin büyüğünü küçüğünü okumamla, Allâh'ın senden gidereceği duayı göstereyim mi?.. Her gün üç defa şöyle dersin:
"Allâhümme inniy eûzü bike en üşrike bike Şey'en ve ene â'lem ve estağfiruke limâle lâ â'lem."
"Allâhumme inniy eûzü bike en üşrike bike şey'en ve ene â'lem ve estağfiruke limâ lâ â'lem, inneke entel âllâmul ğuyub."
Anlamı:
"Allâh'ım sana sığınırım, bir şeyi bilerek sana ortak koşmaktan. İstiğfar ederim bilmeyerek olanından. Şüphesiz sensin gaybları hakkıyla bilen!.."
Kaynak: http://www.ahmedhulusi.org/kitap/duavezikir/dua-ve-zikir-sayfa-034.htm
***
"Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanın!"
***
Hz.Ayşe r.a sorarlar:
"Ey müminlerin annesi Resulullahın ahlakı nasıldı?" Cevap verdi:
"Resulullah´ın ahlakı... Mü´minun suresini okuyabiliyor musun? Bu sureyi onuncu ayetine kadar oku! İşte Allah´ın Resulü´nün ahlakı böyle idi!!"
dedi.
***
ve yine Hz.Ayşe´den:
“Resulullahın (s.a.v) ahlâkı Kur’ân’dı. Resulullah, şahsı için hiçbir zaman kin tutmaz ve intikam almazdı. Bir şeye kızarsa, ona, Kur’ân kızdığı için kızardı. Bir şeyi beğenirse, Kur’ân onu beğendiği için beğenirdi!"
***
Hz. Ayşe´ye (r.a.) sorarlar: Resûlullah´ın (s.a.v) ahlâkı nasıldı?
Aldıkları cevap şu olur:
"Siz Kur´anı okumadınız mı? Resûlullah´ın (s.a.v) ahlâkı Kuran´dı!"
***
"En hayırlınız, ahlakça en güzel olanınızdır!"
***
"Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim."
***
„Beni gören hakkı görmüştür!“
***
"Ölmeden evvel Ölün!"
***
"İnsanlar UYKUdadırlar...! (uyku,rüya ?), ölünce UYANIRLAR"
***
"Zerre küllün aynasıdır!"
***
"Dünya isteyene ahiret haram; ahiret isteyene dünya haram. Allahı isteyene ikisi de haram!"
***
Sahabe Resulullah (s.a.v) efendimize sordular:
"İbadet nedir?" diye sorulduklarında:
"İbadet, Allahı BiRlemek ve BiLMEKtir!" buyurdular!
***
"Soru ilmin yarısıdır!"
***
"Bir saat tefekkür bin yıllık ibadetten daha hayrlıdır!"
***
Hz. Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adam gelerek:
"Ey Allah'ın Resulu! Bana (dini) öğret ve fakat çok özlü olsun!" dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm:
"Namazına kalktığın vakit (dünyaya) veda edenin (son namaz
gibi) namazı gibi kıl...
Sonradan (pişman olup) özür dileyeceğin söz söyleme...
İnsanların elinde bulunan (dünyalık şeylerden) ümidini kesmeye
azmet!.." buyurdular.
***
İbn-i Ömer (radıyallâhu anh)
naklediyor:
Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem)'e sordular:
− Allâh nerededir?.. Yerde veya gökte midir?..
Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
− Mümin kullarının kalbindedir!.. (Gazâli - İhya)
***
"Sıla-i Rahim, Rahman sıfatından bir kıvılcımdır!"
***
Avf oğlu Abdurrahman oğlu Hümeyd'den:
Bir adam, Resûlullah (s.a.v.) e gelip:
«Ya Resûlullah!
Bana hayatıma uygulayacağım bir kaç kelime öğret (öğüt ver). Unutacağım çok şey söyleme» deyince,
Resûlullah (s.a.v.):
«Hiç bir şeye kızma!» buyurdu..
***
Süfyan İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor:
"Ey Allah'ın Resûlu dedim, uyacağım bir amel tavsiye et bana!"
şu cevabı verdi:
"Rabbim Allah'tır de, sonra doğru ol!"
"Ey Allah'ın Resûlü dedim tekrar. Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?"
Eliyle dilini tutup sonra: "İşte şu!" buyurdu."
***
Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor:
Bir gün: "Ey Allah'ın Resûlü! Kurtuluşumuz nasıl olacak?" diye sormuştum, şöyle cevap verdiler:
"Dilini tut, evini genişlet, günahlarına da ağla!"
***
„Allah DOSTu kimdir?“
„Karnı aç ve gönlü kanaatkar,
kalbi zikirde olanın, ALLAH´ın DOSTu olduğu açıktır!“
***
"Nasıl istersen öyle yaşa, fakat bil ki, birgün mutlaka öleceksin.
Kimi seversen sev ama unutma ki birgün ondan mutlaka ayrılacaksın...
Dilediğin gibi davran, lakın şu da her zaman hatırında olsun ki; her yaptığının karşılığını mutlaka göreceksin."
***
„Hiçbir kişiyi onun güzel işi ve ibadeti cennete koyamaz!“
***
"Zevk ve eğlence arzularını soğutan şeyi (ölümü) çok hatırlayın"
***
"Ölümü cok hatırlayın. Çünkü ölüm günahlardan temizler,
kişiyi Takva sahibi yapar!"
***
"Öğütücü (dost) olarak ÖLÜM kafidir!"
***
"Allah her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birisini yaratır!"
***
"Her kim Allah için olursa... Allah onun için olur."
***
"Şayet Hakk'ı tam manası ile bilseydiniz; su üzerinde yürürdünüz, dağlar sizinle kayardı..."
***
"Hemen herkes dünyadan susuz çıkar, ancak 'Rahman, Rahim Allah adı ile' diyenler hariç." (Bi-ismi-Allahi-rRahmani-rRahim)
***
"Allah Adem'i kendi sureti üzerine yarattı."
***
„ALLAH Resulune göre Kibir nedir?“
İbnu Mes`ud radiyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Kalbinde zerre miktarı kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!" buyurmustu.
Bir adam:
"Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını sever!" dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm da:
"Allah Teâla hazretleri güzeldir, güzelliği sever!
Kibir ise hakkın ibtali, insanların tahkiridir" buyurdular."
Bir diğer rivayette:
"Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez.
Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez."
***
„Allah`ın sevdiği kıskançlık ve sevdiği gurur..?!“
Câbir İbnu Atik radiyallahu anh anlatıyor:
"Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kıskançlıktan bir nevi var ki Allah sever; bir kısmı da var ki Allah onu sevmez.
Allah`in sevdiği kıskançlık, kişinin şüphe halinde duyduğu kıskançlıktır.
Allah`in sevmediği kıskançlık, şüphe olmadan kıskançlık duymasıdır.
Aynı şekilde bir kısım gurur vardır ki Allah hoşlanmaz, birkısmı da var, Allah hoşlanır.
Allah Teâlâ`nın sevdiği gurur ise, kişinin savaş sırasında ve sadaka verme esnasında nefsine güvenerek duyduğu gururdur.
Allah`ın buğzedip sevmediği gurur ise, taşkınlık ve övünme sırasında duyduğu gururdur."
***
Âmir İbnu Rebi'a (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Biz karanlık bir gecede Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bir seferde idik. Kıble istikametini bilemedik. Herkes kendi istikametine yönelerek namazını
kıldı. Sabah olunca durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a açtık. Bunun üzerine şu âyet indi:
“..Fe eynema tuvellu fesemme vechullah..!“
"... NE YANA DÖNERSEN ALLAH’IN VECHİNİ GÖRÜRSÜN“ (Bakara, 115).
***
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allah'dan naklen anlatıyor:
"Allah şöyle buyurdu:
'Ey Ademoğlu hasta oldum, ziyaretime gelmedin.
'Ademoğlu sordu; 'Ya Rabbi sen alemlerin Rabbisin... Seni nasıl ziyaret edeyim?'
Allah buyurdu:
'Bilmiyor musun? Falan kulum hasta oldu... Ama sen onu ziyaret etmedin.
Eğer onu ziyaret etseydin Beni yanında bulacaktın'...
Allah devamla buyurdu:
'Ey Ademoğlu, senden yemekle doyurulmamı istedim, ama sen Beni doyurmadın'.
Ademoğlu sordu:
'Yarabbi seni yemekle nasıl doyurayım? Sen alemlerin Rabbisin'.
Allah anlattı:
'Falan kulum senden yemek istedi. Ama ona yedirmedin. Bilemedin mi?
Ona yedirseydin Beni yanında bulacaktın'.
Allah devamla buyurdu:
'Ey Ademoğlu, senden su istedim, ama vermedin'.
Ademoğlu sordu; 'Ya Rabbi sana nasıl su vereyim? Sen Alemlerin Rabbisin'.
Allah anlattı: 'Falan kulum senden su istedi, vermedin.
Ona su verseydin Beni yanında bulacaktın... Bunu da mı anlayamadın?"
***
"İsmi aziz ve celil olan Allah şöyle buyurdu:
'Kulum bana kavuşmayı severse, Ben de ona kavuşmayı severim...
Ama Bana kavuşmayı sevmeyince Ben de ona kavuşmayı sevmem."
***
"Allahu Teala şöyle buyurdu:
'Ben kulumun zannına göreyim... O halde, Benim için hayır zannında bulunsun ve Ben Beni andığı zaman kulumun yanındayım."
***
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb'ından naklen anlatıyor: "Allah şöyle buyurdu: 'Ey Ademoğlu, seni kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım.
O halde kendim için yarattığımı senin için yarattığımın ayarına düşürme."
("Ben gizli bir hazine idim, bilinmekliğimi istedim Âlem`i, bilmekliğimi istedim Adem`i meydana getirdim...")
***
"Allah şöyle buyurdu: 'Beni ne yerim aldı, ne de semam... lakin Beni Mü'min, Muttaki, Vera sahibi kulumun kalbi aldı...!"
***
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabb'ından naklen anlatıyor:
"Allah şöyle buyurdu:
'Beni bilen talep eder...
Beni talep eden bulur...
Beni bulan sever...
Beni seveni öldürürüm...
Bir kimseyi öldürürsem diyeti bana düşer...
Bir kimsenin diyeti bana düşünce onun diyeti bizzat Ben olurum!!"
***
"Allah şöyle buyurdu:
'Yaklaşanlar, kendilerine farz kıldığım ibadetlerin edasında olduğu kadar hiç bir şeyde yaklaşamazlar...
Gerçekten bir kul Bana nafilelerle de yaklaşır. Böylece Bana yaklaşanı severim.
Sevince de o kulun kulağı olurum, eli olurum,ayağı olurum...
Böyle ki oldum, Benimle işitir!... Benimle görür!... Benimle
konuşur!...
Benimle tutar!... Benimle yürür!"
***
"Kuran-ı okuyunuz ve ağlayınız, eğer ağlayamazsanız ağlatılırsınız!"
***
"Kur’ân ve insan ikiz kardeştir!"
***
“Kur´an bana bir defa da nazıl oldu!”
***
“Şüphesiz ki bu Kurân, yedi HARF üzere inzâl oldu;
o halde siz Ondan kolayınıza geleni (kolaylaşanı) OKUyun”
***
İbnu Abbas (r.a.) anlatıyor:
Bir adam: "Ey Allah`ın resulü, Allah`a hangi amel daha sevimlidir?"
diye sordu.
Resulullah (sav): "Yolculuğu bitirince tekrar yola başlıyan" cevabını verdi.
"Yolculuğa bitirip tekrar başlamak nedir?" diye ikinci sefer sorunca:
"Kur`an`ı başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar" cevabını verdi.
***
"Kim Kur`an`ı okur ve onunla amel ederse, kıyamet günü babasına bir taç giydirilir. Bu tacın ışığı, güneş dünyadaki herhangi bir evde bulunduğu takdirde onun vereceği ışıktan daha güzeldir, öyleyse, Kur`an`la bizzat amel edenin ışığı nasıl olacak, düşünebiliyor musunuz?"
***
"Kur`an`ı okuyup ona sahip çıkan kimseye (ahirette): "Oku ve (cennetin derecelerine) yüksel, dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku. Zira senin makamın, okuduğun en son ayetin seviyesindedir..”denir."
***
"Kur'an ehli (yani onu okuyan, onunla amel eden) cennete girdiği vakit, kendisine:
"Oku ve yüksel!" denilir. O da okur ve yükselir. Her ayet için bir derece
verilir.
Böylece o bildiği ayetleri sonuna kadar okur (ve her biri için bir derece alır)."
***
"Sizin en hayırlınız Kuranı Kerim`i öğrenen ve öğretendir."
***
"Hafızasında Kur`an`dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş
bir ev gibidir."
***
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kur'an'ı Arap lahn'ı ve Arap sesleri üzere okuyun.
Sakın ha ehl-i aşk ve ehl-i kitabeyn'in lahn'ı üzere okumayın.
Bilesiniz, benden sonra bir kavm gelecek ki, onlar Kur'an'ı okurken, şarkı ve matem tercii gibi terci' ile okuyacaklar.
Onların (imanları laftadır) gırtlaklarından öte gecmez. Kalbleri fitne ve fesada uğramıştır. Böylelerinden hoşlanan kimselerin kalpleri de fitne ve fesad
icindedir."
***
"Her şeyin bir kalbi vardır. Kur`an`ın kalbi de Ya-Sin`dir.
Kim bu sureyi okursa, Cenab-ı Hakk, bu okuması sebebiyle kendisine,
Kur`an-ı Kerim`i -Ya-Sin hariç- on kere okumuş sevabını verir."
***
"Bir grup, Kitabullah'ı okuyup O'ndan ders almak üzere Allah'ın evlerinden birinde bir araya gelecek olsalar, mutlaka üzerlerine sekinet iner ve onları Allah'ın rahmeti bürür. Meleklerde kanatlarıyla sararlar. Allah, onları, yanında bulunan yüce cemaatte anar."
***
Hz.Enes (r.a.) anlatıyor:
Bir kimse (ihlas suresini kastederek):
"Ey Allah`ın Resulü! Ben bu sureyi seviyorum" dedi.
Resulullah (sav): "Onu sevmen seni cennete sokacaktır" dedi.
***
"Allah u ahad, el-Vahidu's-Samed , yani ihlas suresi Kur'ân'ın üçte birine denktir."
***
"Müşrikler, Hz. NebiAllah (aleyhissalâtu vesselâm)'a:
"Rabbini bize tavsif et (tanıt)!" dediler. Bunun üzerine İhlâs suresi indi!
"De ki: O, Allah Ahad´dir. O Allah Sameddir.Doğurmamıştır, doğurulmamıştır. Hiçbir şey
O'nun dengi (ve benzeri) değildir" (1-4).
***
"Kur'an'ı okumada sesce insanların en güzeli o kimsedir ki,
okurken kendisini dinlediğiniz vakit, Allah'tan korktuğu kanaatine varırsınız ."
***
“İlahi SIRlar, inzâl olunmuş Kitablarda’dır...
Bütün indirilmiş Kitablar’ın sırrı Kurân’dadır...
KURÂNın SIRrı FÂTİHAda gizlidir”.
***
“Fâtiha’tül Kitab, her hastalığa bir şifadır”.
***
“Fâtiha’tül Kitab, Kurân’ın üçte birine denktir”.
***
"Fâtiha’sız namaz olmaz!.."
***
Hz.Ali´nin (selam olsun O´na) sözü:
"Kur'ân'ın sırrı Fâtiha'da;
Fâtiha'nın sırrı 'B'ismillâh'da;
'B'ismillâh'ın sırrı da "B" harfindedir...
Ben o ‘B’nin altındaki NOKTA’yım!"
Ayet:
“Ya eyyuhelleziyne amenu, aminu ‘B’illahi”
« Ey (takliden) iman edenler!.. ‘B’ sırrıyla iman edin Allah’a”..
(Nisa/ 136)
Hz.Ali´den (r.a) başka derin bir ifade:
"...Ben yürüyen Kur’an’ım!…“
“Ey Rasülün Ashabı!.. Kur’an hakkında farklıgörüşler çıkmaya başladı. Ayetler ve sureler hakkında kim neyi merak ediyorsa ben buradayım. Vallahi, hangi ayetin hangi olay üzerine, nerede, nasıl indiğini benden daha iyi bilen aranızda yoktur. Ben yürüyen Kur’an’ım!…“
***
“Bakara sûresi içinde bir âyet vardır ki, O, Kur’ân âyetlerinin reisidir.
O, bir evde okunduğu zaman, içeride şeytan varsa mutlaka çıkar. Bu, Ayet-el Kürsî’dir!..’“
***
"Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’ân’ın zirvesi de Bakara sûresidir.
Bakara sûresinin içersinde bir âyet vardır ki, o Kur’ân âyetlerinin reisidir. Ayet-el Kürsî!.."
***
“Her şeyin bir gelini-süsü vardır; Kur’an’ın gelini de Rahman Sûresidir”...
***
„Cennette gece yoktur. (!) O, ışık ve nurdan ibarettir..“
***
“Bir adamın namazı, niyazı sizi aldatmasın.
O adamın dirhem ve dinarla (yani para) ile olan ilişkisine bakın!!.."
***
"DÜNYA HAYATI GEÇiLECEK BIR KÖPRÜ GiBiDiR. BU KÖPRÜYÜ TAMiR ETMEKLE UGRASMAYIN. HEMEN GECiP GiDiN!!"
***
"Mü`min ne ta`n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır."
***
"Birbirinize, Allah`ın laneti, Allah`ın
gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın."
***
İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) omuzumdan tuttu ve:
"Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu.
İbnu Ömer (radıyallahu anh) hazretleri şöyle diyordu:
"Akşama erdinmi, sabahı bekleme, sabaha erdinmi akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap."
Tirmizî'nin rivayetinde, "yolcu gibi ol" sözünden sonra şu ziyade var:
"Kendini kabir ehlinden added."
***
Ebu Musa (r.a)´dan:
Bir adam Allah Resulüne (s.a.v) gelip şöyle
dedi:
„Adam var, ganimet için savaşır, adam var şöhret için savaşır,adam var yeri görülsün diye savaşır.Allah yolunda savaşan
kimdir?“
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki:
„İ'LA-i KELİMETULLAH için savaşan
(Allah isminin manasını insanlara anlatma cihadı -Ahmed Hulusi-) var ya, işte o, Allah yolunda savaşan
kişidir!“
***
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki:
"Yahudiler yetmişbir fırkaya bölündüler, onlardan sadece bir fırka cennetliktir, yetmiş fırka cehennemliktir. Hıristiyanlar ise yetmişiki
fırkaya bölündüler. Bunlardan da yetmiş bir fırka cehennemliktir, sadece biri
cennetliktir. Muhammed'in nefsi elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun! Benim ümmetim
yetmişüç fırkaya bölünecek, bunlardan biri cennetlik, yetmişikisi
cehennemliktir."
"Ey Allah 'ın Resülü! Cennetlikler kimlerdir?" diye
sorulmuştu.
"Onlar, cemaattir" buyurdular."
***
Hz. Aişe r.a validemiz, Resulullah s.a.v'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir.
-"Ya Aişe, bu gecenin nasıl bir gece olduğunu bilir misin?
Bende: "En iyisini, Allah ve Resulü bilir." Dedim.
Şöyle buyurdu:
"Bu gece şaban ayının yarısıdır. (Berât gecesi). Dünya işleri ve kulların işleri bu gece Yüce Hakka arz edilir. Bu gece cehennemden azat edilenlerin sayısı; kelb kabilesinin koyunları
sayısı kadardır.
Bu gece bana izin verir misin?“
"Olur" dedim. Kalkıp namaza durdu. Ayakta durması hafif oldu.
Fatiha suresini okudu; sonra da küçük bir sure okudu.
Gecenin yarısına kadar secdede kaldı. Daha sonra ikinci rekata kalktı. Ayakta iken, birinci rekatta okuduğu kadar bir şey okudu. Sonra yine secdeye vardı. Bu secdede dahi, tan yeri ağarıncaya kadar
kaldı. Secdede o kadar kaldı ki, bunun için Yüce Allah ruhunu aldı sandım. Bana gelmesi uzayınca, kendisine yaklaştım.
Hatta ayaklarına elimi sürdüm. Hareket ettiğini görünce rahatladım. Secdesinde şöyle dediğini işittim:
“Allâhumme inniy euzü birızake min sehatike ve
bimuafatike min ukubetike
ve euzü bike minke.
Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik.“
"Allahım.. hoşnutsuzluğundan rızana;
cezalandırmandan bağışlamana;
SENDEN SANA Sığınırım!.
Senin kendine olan senân gibi senâ etmekten aczimi itiraf ederim."
Sonra kendisine sordum: "Ya Resulullah, bu gece secdende bir şeyler okuduğunu duydum. Bunları daha önce okuduğunu hiç duymamıştım.”
Böyle demem üzerine, bana sordu: "Sen onları öğrenebildin mi?“
Bu sorusuna karşılık: "Evet" deyince, şöyle buyurdu:
"Onları hem sen öğren, hem de başkalarına öğret!"
***
“Keramet okumada değil, okunanı hayata geçirmekte, yaşamakta ve tatbik etmektedir!”
Ziyâd İbnu Lebîd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm bir şey anlatarak:
"İşte bu şey, ilmin gitme anlarında olur.." buyurdu.
Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Bizler Kur'ân'ı okur olduğumuz, evladlarımıza da okuttuğumuz, evlatlarımız da kendi evlatlarına okutur olacakları halde ilim nasıl gider
(kaybolur)?" dedim.
Aleyhissalatu vesselâm:
"Anasız kalasıca Ziyâd! Ben seni, Medine'nin en fakihlerinden biri bilirdim. Şu, (gözümüzün önündeki) yahudi ve hıristiyanlar kitapları olan Tevrat ve İncil'i
okudukları halde onların içinde bulunanlarla amel ediyorlar mı? (Demek ki keramet okumada değil, okunanı hayata geçirmekte, yaşamakta ve
tatbik etmektedir)" buyurdular."
***
Enes İbni Malik naklettiğine göre, bir defasında Allah'ın Resülü şunları anlattı:
“Bir defasında bana cebrail aleyhisselam geldi.
Elinde bembeyaz bir AYNA vardi !
Bu CUM'A dır. Rabbin onu senden sonra ümmetine BAYRAM olması için sana farz kılıyor ! dedi..
Ben: “Bizim için onda ne var ?” dedim.
Dedi ki: “Sizin için onda hayırlı bir saat vardır ki, kim o saatte hayırlı bir şey isterse Allah ona onu mutlaka verir
! Yahut bir şerden korunması için Allah'a sığınırsa Allah onu korur. Bizce o, günlerin en büyüğüdür !
Biz ahirette, YEVMÜL MEZİD deriz ona.“
***
„Allah'ın indinde o gün, YEVMÜL MEZİDdir ( günlerin en ziyadesi ) Sema´da meleklerde bu ismi verirler ona. O gün, cennette Allah'ın cemalini seyr günüdür!”
***
“Cehennem her gün zevalden önce istiva vaktinde alevlendirilir.CUM'A nın haricinde o anda namaz kılmayınız. Çünkü CUM'A gününün tamamı namazdır.
Cehnnem CUM'A gününde alevlendirilmez !”
***
“CUM'A günü veya gecesi ölene ALLAH şehid sevabı yazar. Onu kabir fitnesinden korur!“
***
Hz.Cabir (r.a) anlatıyor:
Resulullah´a gemiştim.
Kapiyi çaldım: „Kim o?“ buyurdu.
„Benim!“ dedim.
Beni almak üzere çıktı ama „Ben! Ben!“ diye söyleniyordu.
Belliydi ki kendimi tanıtma tarzımı beğenmemişti.
***
“..dünyada hamr içen ... ahirette şarap içemez..”
İbn Ömer (ra.) anlatıyor:
Resulullah buyurdu ki:
„Her sarhoş edici hamr´dır. Ve her sarhoş edici haram´dır.
Kim dünyada hamr içer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde ölürse, ahirette şarap
içemez!“
***
„Omuzu hariç geri tarafı kaldı!“
Hz.Aişe (r.a) anlatıyor:
Ashab bir koyun kesmişti. Bu sırada bir dilenci geldi.
Etten bir miktar verdiler. Derken başka gelenler oldu, onlara da verdiler. Geriye yine et kaldı.
Resulullah (s.a.v) sordu:
„Koyundan geri ne kaldı?“
„Sadece omuzu kaldı!“ dediler.
Resulullah (s.a.v) ise: „Omuzu hariç geri tarafı kaldı!“ buyurdu.
***
„Benim gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz!“
Hz. Âişe (r.a)den: "Allah'in Resulu ne Ramazanda, ne de diger zamanlarda on bir rekattan fazla namaz kılmazdı. Dört rekat namaz kılardı ki, güzelliği ve uzunluğunu anlatamam!
Nihayet üç rekat daha kılardı.
Bir defasında:
Ey Allah'ın Resulu! Vitir namazını kılmadan uyuyor musun?
diye sordugumda
"Ey Âişe! Benim gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz" buyurdu..
***
“ASREYN nedir?”
Abdullah İbnu Fudale, babası (Fudale`den) naklen anlatıyor:
"Resulullah (sav)`ın bana öğrettikleri arasında: Beş vakit namaza devam edin! emri de vardı.
Ben: "Bu beş vakit, benim meşguliyetlerimin bulunduğu anlardır. Bana (bunların yerine geçecek) cami (kapsamlı) bir şey emret, öyle ki onu
yaptım mı, benden beş vakit namaz borcunun yerine geçsin!" dedim.
Bunun üzerine: "Öyleyse Asreyn`e devam et!" buyurdu.
Bu kelime bizim dilimizde yoktu. Bu sebeple: "Asreyn nedir?" diye sordum.
"Güneş doğmazdan önceki namazla güneş batmazdan önceki namaz" buyurdu.
***
"Allah'ın nehri geldiği zaman İsa'nın nehri batıl olur..."
***
"Allah yeri ve semayı yaratmadan önce neredeydi?
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bu soruyu şöyle cevaplandırdı:
'Rabbımız bir a´mâ'da
idi'..."
***
"Dünya sevgisi her hatanın başıdır!"
***
"Ziyaretin hayırlısı, ziyaret edilenin yok olmasıdır!"
***
"Kulun Rabb'ına en yakın olduğu anı secde anıdır."
***
"İşlerde şaşırırsanız kabirler ehlinden yardım isteyiniz."
***
Rabbülaleminin işine karışma…
„Adamcağız Allah`ın gadabına dokunan münasebetsiz bir kelime konuştu,
bu kelime dünyasını da, ahiretini de heba etti."
Ebu Hüreyre anlatıyor:
Resulullah (sav) buyurdular ki:
"Beni İsrail`de birbirine zıd maksad güden iki kişi vardı:
Biri günahkardı diğeri de ibadette gayret gösteriyordu. Abid olan diğerine günah işlerken rastlardı da: "Vazgeç!" derdi.
Bir gün, yine onu günah üzerinde yakaladı. Yine, "vazgeç" dedi.
Öbürü: "Beni Allah`la başbaşa bırak. Sen benim başıma müfettiş misin?" dedi.
Öbürü: "Vallahi Allah seni mağfiret etmez.“ Veya: "Allah seni cennetine koymaz!" dedi.
Bunun üzerine Allah ikisininde ruhlarını kabzetti. Bunlar Rabbülalemİnİn huzurunda bir araya geldiler. Allah Teala Hazretleri ibadette gayret edene:
"Sen benim elimdekine kadir misin?" dedi.
Günahkara da dönerek: "Git, rahmetimle cennete gir!" buyurdu.
Diğeri için de: "Bunu ateşe götürün" emretti.
Ebu Hüreyre (ra) der ki:
"(Adamcağız Allah`ın gadabına dokunan münasebetsiz) bir kelime konuştu,
bu kelime dünyasını da, ahiretini de heba etti."
***
Resulullah efendimizin nasihatı:
Resulullah efendimiz, Hz. Ali’ye buyurdu ki:
“Yâ Ali altıyüz bin koyun mu istersin, yahut altıyüzbin altın mı veyahut altıyüz bin nasihat mı istersin?”
Hz. Ali, “Altıyüzbin nasihat isterim.” deyince, buyurdu ki:
“Şu altı nasihata uyarsan, altıyüz bin nasihata uymuş olursun.”
1. “Herkes nafilelerle meşgûl olurken, sen farzları ifâ et.
2. Herkes dünya ile meşgûl olurken, sen Allahü teâlâyı hatırla. Yani din ile meşgul ol, dine uygun yaşa, dine uygun kazan, dine uygun harca!
3. Herkes birbirinin ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarını ara. Kendi ayıplarınla meşgul ol!
4. Herkes, dünyayı imâr ederken, sen dinini imâr et, zînetlendir.
5. Herkes halka yaklaşmak için vâsıta ararken, halkın rızâsını gözet.
Allahü teâlâya yaklaştırıcı sebep ve vâsıtaları ara!
6. Herkes çok amel işlerken, sen amelinin çok olmasına değil, ihlâslı
olmasına dikkat et!”
***
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ashalbıyla birlikte otururken bir kısım bulutlar geçmişti:
"Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu, el-anân (denen buluttur), bu arzımızın sakasıdır. Allah Teâlâ bunu kendisine hiç ibâdet etmeyen bir kavme göndererek
(su ihtiyaçlarını görür)" dedi.
Bir müddet sonra devamla:
"Bu sema nedir biliyor musunuz?
Dürülmüş bir dalga (STRiNGS !!), korunmuş bir tavandır. Bunun
üstünde diğer bir sema vardır"
dedi ve böylece üst üste yedi semanın olduğunu söyledi. Sonra konuşmasına devamla:
"İkisi arasında ne (kadar uzaklık) var biliyor musuzıuz?" diye sorduktan sonra
"Beş yüz yıl!" dedi.
Sonra tekrar:
"Bunun gerisinde ne olduğunu biliyor musunuz? Bunun gerisinde su var. Suyun gerisinde Arş var. Allah, Arş'ın fevkindedir. Ademoğlunun ef'âlinden hiçbiri O'na gizli
kalmaz" buyurdu.
Sonra tekrar:
"Bu arz nedir, biliyor musunuz? Bunun altında bir diğer arz var, ikisi arasında beş yüz yıl var. Böylece yedi arzın varlığını birer birer saydı" hadisi zikretti."
***
“Rasûlullâh Salla’llâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Her kim günde yüz kere “subhanallâhi ve bihamdihi” derse; günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile, mahvolur ve
bağışlanır..”
“Rasûlullâh birgün yanındakilere şöyle söyledi
Allah’ın en çok sevdiği kelâmı size bildireyim mi?
Elbette haber ver Yâ Rasûlallâh!..
Allah’ın en çok sevdiği kelâm “SubhanAllâhi ve
Bihamdihi” den ibaret olan kelâmdır.”
***
"Kıyâmet günü, mü'minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur.
Allah Teâla hazretleri, çirkin düşük söz ve davranış sahiplerine buğzeder."
***
Rivayet:
İmam Mâlik'e Yahya İbnu Saidden ulaştığına göre "Hz. İsa yolda bir domuza rastlar.
Ona: "Selametle yoldan çekil!" der.
Yanında bulunanlar: "Bunu şu domuz için mi söylüyorsun?" diye sorarlar.
(O ise domuz kelimesini diliyle telafuz etmekten çekindiğini ifade eder ve:)
"Ben, dilimin, çirkin şeyi söylemeye alışmasından korkuyorum!" cevabını verir."
***
Ebu`l-Müleyh, bir adamdan naklen demistir ki:
"Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam`in terkisinde idim. Hayvanin ayagi kaydi.
Ben, "Kör seytan!" demis bulundum. Bana:
"Böyle söyleme, zira böyle söylersen o büyür, hatta ev kadar olur ve
"kendi gücümle onu yere attim!" der.
Fakat sen: "Bismillah! de, zira böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur.
***
Sehl İbnu Hanif radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sakın biriniz: "Nefsim pis oldu!" demesin, aksine: "Nefsim kötü oldu" desin."
***
„Nefsini tanıyan, Rabbını tanır!“
***
Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir adamdan kendisine menfi bir söz ulaştığı vakit:
"Falan niye böyle söylemiş?" demezdi.
Fakat: "İnsanlara ne oluyor da şöyle şöyle söylüyorlar ?" derdi."
***
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor:
"Bir adam ölmüştü, diğer biri, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın işiteceği şekilde onun için şöyle söyledi: "Cennet mübarek
olsun!"
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm sordu:
"Nereden biliyorsun? Belki de o mâlâyâni konuştu veya kendisini zengin kılmayacak bir miktarda cimrilik
etti!"
***
Ümmü Habibe radıyallahu anha anlatıyor:
"Resulullah Aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ademoğlu'nun, emr-i bi'l-ma'ruf veya nehy-i ani'l-münker veya Allah Teâla hazretlerine zikir hariç bütün sözleri lehine değil,
aleyhinedir."
***
İbnu Mesûd radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kelamda ileri gidenler helak oldular.
Kelamda ileri gidenler helâk oldular!.
Kelamda ileri gidenler helak oldular!"
***
Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Fitneden kaçının! Çünkü o esnada dil, (tesir bakımından) kılıç darbesi
gibidir."
***
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Şurası muhakkak ki: Kişi, (bazan) Allah'ın gazabına sebep olan bir kelâm eder, kendisi o sözde bir mahzur görmez. Ama o söz
sebebiyle, cehennem ateşinin yetmiş yıllık dibine iner."
***
Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?"
"Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine:
"Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam:
"Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."
***
Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor:
"Ey Allah'ın Resûlü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim.
(Bundan memnun kalmadı ve:)
"Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe
çalıp) ifsad edecekti" buyurdu.
Hz. Aişe ilaveten der ki:
"Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir insanın (tahkir maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi: "Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz veya
fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!"
***
Muğîre İbnu Ş'u'be radıyallahu anh anlatıyor:
"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ölüler hakkında kötü konuşmayın, sonra dirileri üzersiniz."
***
"Ölülerinizin iyiliklerini zikredin, kötülüklerini zikretmeyin."
***
Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh hazretleri anlatıyor:
"Resûlullah buyurdular ki: "Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!"
Yanındakiler sordu: "Kimin için ey Allah'ın Resulü?"
"Allah için, kitabı için, Resulü için, müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kerdeşidir. Ona yardımını
kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez.
Herbiriniz, kardeşinin ayinesidir, onra bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin."
***
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bir ayet bile olsa benden başkasına götürün. Beni İsrail (hikâyelerin)den de rivayet edin, bunda bir mahzur
yok. Ancak kim bile bile bana yalan nisbet ederse cehennemdeki yerini hazırlasın."
***
"Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söylerler! Yazık ona, yazık ona!"
***
Abdullah İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor:
"Bir gün, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, evimizde otururken,
annem beni çağırdı ve:
"Hele bir gel sana ne vereceğim!" dedi.
Aleyhissalatu vesselam anneme:
"Çocuğa ne vermek istemiştin?" diye sordu.
"Ona bir hurma vermek istemiştim" deyince, Aleyhissalatu vesselam:
"Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan, üzerine bir yalan yazılacak!" buyurdular."
***
"Kim Kur'ân hakkında ilme dayanmadan söz ederse ateşteki yerini hazırlasın."
***
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Ey Allah'ın Resülü! Müşriklere beddua et, onları lânetle!" denilmişti. Şu cevabı verdi:
"Ben rahmet olarak gönderildim, lanetleyici olarak değil!"
***
Abdullah bir Cerad, bir gün Allah Resulüne:
“Mümin zina günahı işleyebilir mi?“ diye sormuştu.
Resulullah:
“Olabilir..“ diye cevap verdi.
Hz. Abdullah bu sefer:
“Yalan konuşur mu?“ diye sorunca,
“Hayır, konuşmaz !“ buyurdular. Sonra da şu âyeti okudu:
“Yalan uyduranlar, ancak Allahın âyetlerine inanmayanlardır“ (Nahl, 105).
Bu hususta şu hadîs-i şerif de mânidardır:
”Her haslet müminde bulunur. Yalnız hıyânet ile yalan bulunmaz.“
***
“Gıybet edenin DUAsı kabul olmaz!!!” (!)
***
„Allah vardı ve O´nunla beraber bir şey yokdu!“
Hz.Ali efendimiz bu sözü duyunca der ki:
„El an kamekan!“ (Halen aynen öyle!)
***
„Allah alemlerden Gani´dir!“
***
„Allah alemlerin Rabbı´dır!“
***
„Allah alemlerden Gani´dir!“ ve „Allah alemlerin Rabbı´dır!“ gerçeği üzere Üstad Ahmed Hulusi´den son derece önemli ve saf bir aciklama, lütfen dikkat ile OKUyun:
".....Esmâsı yönünden;"Allah âlemlerin Rabbı`dır"..
Fakat;
"Allah âlemlerden Ganî`dir"!.
Allah âlemlerin hem Rabbıdır ve hem de Allah âlemlerden Ganî`dir!.
Hiç bir zaman bu iki ana düsturu, prensibi unutmayacağız ve bu iki prensibe gâfil olmayacağız...
Eğer, "Allah âlemlerden Ganî`dir" kavramı ağır basarsa, "Tenzih" ağırlıklı olarak, âlemlerden ötede bir "TANRI" anlayışına kayma ihtimali doğar. Bundan dolayı da da şirk oluşur!.
Dolayısıyla, "Âlemlerin Rabbı`dır ALLAH"!...
Ve,
"Âlemlerden Ganî`dir"
istikametinde hem tüm mânâları ve bu mânâların fiile dönüşüş hâllerini Allah`a bağlayacağız...
Hem de Allah`ın bu mânâlarla kayıt altına girmekten münezzeh olduğunu vurgulayacağız..
Yani aynı anda aynı şekilde geçerli olan iki gerçekten birinde saplanıp kalmayacağız!.
Bu Allah`a ait bir realite!.
Ve...
Varlıkta da O`nun varlığı dışında bir "şey" mevcut olmadığına göre, bu senin "Nefs"ine ait olan bir realite!.
Senin gerçekte, "Sâfiye" asıllı olan ve o düzeyde olması gereken "nefs"inin bilinci ne zaman ki bu vasıflarla vasıflanmaktan örtülüyor; ve sen belli kayıtlar altına giriyorsun, işte o anda sen vehmi, zanni benlikle son derece sıradan "koza içi" bir yaşama girdin demektir!..
Bu girişin tabii sonucu olarak da ister istemez çevresel şartlanmalar senin üzerinde etkisini gösterecektir...
"Saf" olması gereken bilinç kendi öz değerlerinden örtülü olduğu zaman çevresel şartlanmaların kaydı ve hükmü altına girer."
KAYNAK ve Online okumak icin: NEFSİN PERDELERİ
***
„Allah´ın rahmeti, gazabını geçti!“
***
„Allah´ın ZATI üzere tefekkür etmeyiniz!“
***
Hz. Ebu Bekir efendimiz´den (selam olsun)
"Allah'ı idrak, Onun idrak edilemeyeceğini idraktir!!!"
***
„Ey insanoğlu! Seni ben kendim için var etmişken, sen nelerle meşgul oluyorsun, nelerle vakit geçiriyorsun?“ Hadisi Kudsi
***
„Yere göğe sığmadım mümin kulumun kalbine sığdım!“ Hadisi Kudsi
***
„Tasavvuf, davayı terk ve manayı saklamaktır!“ (Gülizar-i
Sofiyye kitabından)
***
"DUA müminun silahıdır!"
***
"DUA ibadetin ÖZüdür!"
***
"İçinizden her kime DUA KAPISI AÇILMIŞ ise, muhakkak ona rahmet kapıları açılmıştır; ve Allâh'tan, afiyet istenilmesinden daha sevimli bir şey, istenmemiştir."
***
„Dua sema ve arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allaha yükselmez. Beni hayvanına binen maşrabası yerine tutmayin. Bana duanızın başında, ortasında ve sonunda salat okuyunuz.“
***
"Size çalışmalarınızın en hayırlısını, Allâh indînde en temiz olanını, derecelerinizi en fazla yükseltenini ve sizin için altın ve gümüş infak etmekten, düşmanlarınızla savaş meydanında karşılaşıp boyun vurmanızdan ve onların sizin boyunlarınızı Allâh yolunda vurmalarından daha hayırlı bir çalışmadan haber vereyim mi?.. İşte o Allâh'ı ZİKRETMEKTİR."
***
"Allâh katında kıyamet gününde kulların hangisinin derecesi daha faziletlidir; sorusuna şu cevabı verdi: - Allâh'ı çok ZİKREDENLER." Soruldu ki, "Ya Allâh yolunda cihad eden gazininki?" Buyuruldu: - Kâfirler ve müşrikler içerisinde kılıcı ile kırılıncaya kadar ve kana bulanıncaya kadar savaşsa da, şüphesiz ki, Allâh'ı çok zikredenlerin derecesi, ondan daha faziletli olur.!"
***
"Allâh'ı ZİKREDEN ile etmeyenin benzeri, diri ile ölü gibidir!.."
***
"Allâh'ı o kadar çok zikredin ki, insanlar size, deli mi bu, desin!.."
***
"Kim Allâh'ı çok ZİKİR ederse, münafıklıktan uzak olur!.."
***
"Zikrin faziletlisi Lâ ilâhe illâllah’tır."
***
"Lâ ilâhe illâllah diyen cennete girer, hırsızlık yapsa da, zina yapsa da!.. "
***
“Her DUA semâya yükselmekte güçsüzdür; bana salât edince gücüne kavuşur, yükselir (icabet makamına).”
***
“İnsanlardan bana en yakın olanı bana en çok salât getirendir...”
***
“Kim bana salât getirmeyi unutursa ona cennetin yolu unutturulur.”
***
“Her kim Cennet’te bana yakın olmak istiyorsa, o nisbette bana salât etsin!..”
***
“Rasûlullah sallâllahu aleyhi vesellem bir adamın şöyle dua ettiğini işitti: - Allâh’ım senden SABIR isterim!.. - Sen Allâh’tan BELÂ istedin!.. AFİYET iste!..”
***
“Gene bir adamın dua ettiğini duydu, Rasûlullah sallâllahu aleyhi vesellem, adam şöyle diyordu: Yâ Zel Celâl-i vel ikrâm...Buyurdu ki: Sana icabet edildi... İste istediğini!..”
***
Rasûlullah sallâllahu aleyhi vesellem bir adamın dua ettiğini işitti ki, şöyle diyordu: Allâh’ım, senden nimetin tamamını isterim!.. Sordular: - Nedir nimetin tamamı ki?.. Adam cevap verdi: - Ben bir duada bulundum... Ve bu dua sebebiyle hayır beklerim... (Nimet nasıl tamam olur bilemiyorum.) Açıkladı Rasûlullah sallâllahu aleyhi vesellem: Nimetin tamam olması, Cehennem’den kurtuluş ve Cennet’e giriştir!..”
***
"Allâh’ın yüzden bir eksik, 99 ismi vardır. Her kim bunları ihsa ederse Cennet’e girer...!"
***
"İki günü bir geçen bizden değildir!"
***
"Keşke demeyin. Keşke şeytandır!"
***
„Sizden biriniz ben, kendisine, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadikça iman etmiş olmaz!“
***
„Allah kime hayr dilemiş ise, onu dinde anlayışlı kılar!“
***
„Gerek namazda ve gerekse rükuda ben sizi mutlaka, şu anda gördüğüm gibi görüyorum!"
Lütfen dikkat, bu iki hadisi iyi OKUyun:
“Hırsızlığın en kötüsü, namazdan çalmaktır. Kişi, rükusunu ve secdelerini tamamlamayarak namazdan çalar!”
***
„Gecenin en son namazınızı vitir yapın!“
***
Ebu Hüreyre (r.a) den :
Dostum (s.a.v) bana üç şeyi tavsiye buyurmuşlardır :
"Her ay üç gün oruç, iki rekat duha namazı ve uyumadan önce vitr
namazı kilmak !"
***
"Unutup da bir kimse yerse ve içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü Allah ona yedirmiştir ve içirmiştir!"
***
Ebu Hüreyre (r.a) den :
"Kim yalan sözü ve onunla amel etmeyi terk etmezse, Allah onun yiyeçeğini ve içeceyini terk etmesine ihtiyac yoktur!“
***
Allah Resulu namazda dua ederdi ve şöyle söylerdi:
„Allahım! Sana günahtan be borçtan sığınırım!“
***
“En büyük hırsız, kendi namazından çalan kimsedir.” buyurdu.
Yâ Resûlallah! Bir kimse, kendi namazından nasıl çalar? diye sordular.
“Namazın rükûunu ve secdelerini tamam yapmamakla.” buyurdu.
***
Hz. Aişe (ra) anlatiyor: Resullallah(s) buyurdu ki:
„Melekler nurdan yaratıldılar, cinler dumanlı bir alevden yaratıldılar.
Adem size vasfı yapılandan yaratıldı.“
***
Ebu Hureyre(ra) anlatıyor:
Resullah (s.a.v) buyurdu ki:
“Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.“
***
Hz. Enes (ra) anlatıyor: Resulullah (s) buyurdu ki:
„Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket var!“
***
Ibn Ömer (ra) anlatıyor: Resulullah buyurdu ki: „Çıplaklıktan sakının! Zira sizin yanınızda sadece helaya girdiğiniz zaman ve erkek hanımına sokulunca ayrılan melekler var. Onlardan utanın ve onlara karşı saygılı olun.“
***
„Dünya mü`mine hapishane, kafire cennettir!“
***
“Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır! Bir şeye karşı olan sevgin seni kör ve sağır eder!”
***
İbn Ömer (r.a) anlatıyor:
Resulullah (s.a.v)´a “Gerçek hacı kimdir?” diye soruldu. Şu cevabı verdiler:
“Saçını düzenleyip yıkamayı ve koku sürmeyi çoktan terketmiş kimsedir..”
Kendisine tekrar: “Hangi hacc efdaldir?” diye soruldu.
“Yüksek sesle telbiye getirilen ve kurban kesilen!” dedi.
(Haccla ilgili ayette geçen) sebil nedir? Diye soruldu.
“Mal ve binektir!” cevabını verdi.
***
Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor :
Resulullah (s.a.v) buyurdu ki :
"Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. Öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah´a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine
´yerhamukallah´ demesi hakdır.
Ancak esnemeye gelince, işte bu şeytandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu
şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir!"
***
"Misvak ağız için temizlik vasıtasıdır. Yüce Allah için de rıza vasıtasıdır!"
***
"Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer."
***
"Göz değmesi Haktır!"
***
"Kıyamet sadece insanlarin en kötüleri üzerine kopacaktır!"
***
"Biriniz ayakkabı giyince sağdan başlasın, çıkarırken de soldan başlasın.
Ya ikisini birlikte giyin, ya ikisini birlikte çıkarsın."
***
"Elbiselerden beyaz olanları giyin. Çünkü onlar en hayrlı giyeceklerinizdir.
Ölülerinizi de beyazla kefenleyin!"
***
"Horoza sövmeyin! Zira o, namaz için uyandırıyor!"
***
"Kim, kendisine yapılan bir iyiliğe karşı, bunu yapana:
´Allah sana hayırlı mükafaat versin !´ (Cezakellahu hayran !)
derse teşekkürü en mükemmel şekilde yapmış olur.
***
İbnu Mes'ud (radıyalllâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtü vesselâm)'ın yanına girmiştir.
Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı.
"Ey Allah'ın Resülü dedim, sana bir yaygı te'min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!"
"Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."
***
"Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol!..."
***
“Ben hüzün Nebisiyim, hüzün benim dostumdur!”
***
„Kur´an bana hüzünlü nazıl oldu!“
***
"Eğer bir dost edinecek olsaydım Ebubekir'i dost edinirdim. Ama benim dostum Allah´tir!“
***
Ebû Umame radıyallâhu anh anlatıyor:
Bir gün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem uzun bir duâ etti ki, bundan hiç bir şey ezberliyemedik. Bunun üzerine dedik:
-Yâ Rasûlullah öyle uzun bir duâ ile duâ ettiniz ki, biz bundan bir şey ezberliyemedik..?
Bunun üzerine buyurdu ki, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
-Size bütün bu duâyı toplayan bir şey göstereyim mi?.. Şöyle duâ edersiniz:
"Allah`ım Rasûlün Muhammed`in hayırdan dilediklerinin aynısını ben de dilerim; Rasûlün Muhammed`in şerden sığındığı şeylerden biz de sana sığınıyoruz. Yardım istenecek sensin. Varış sanadır. Kuvvet ve kudret ancak
Allâh iledir".
(Bütün istekleri ve de sığınılacak şeyleri içine alan en özlü duâyı yukarıdaki şekilde gene Efendimiz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bize öğretiyor. Artık bu duâyı
da etmeyene diyecek söz yok!.. Üstad Ahmed Hulusi)
***
"Orucun ecrini ve sevabını vermek bana düşer"!. Hadisi Kudsi
***
Gıybet eden bir kimseye:
"Oruclusun, et yiyorsun!. Bu nasıl iştir?"
***
“Her seyin zekati vardir. Bedenin zekati da oruçtur.”
***
“Nice oruç tutanlar vardır ki, kendisine sadece susuzluğu kalır; nice gece namazına kalkanlar da vardır ki, sadece gece uykusuz kalmış olur!”
***
„Oruçlu iki kez sevinir: Birincisi, dünyada iftarı açarken, diğeri ise ahirette Rabbine kavuştuğu zamandır.”
***
“Oruç, kalkanın sizi düşmandan koruduğu gibi cehenneme düşmekten koruyan bir kalkandır!.”
***
„Ramazan ayi girdiğinde göğün kapiları açılır, cehennem kapıları kapanır.
Şeytanlar zincire vurulur.”
***
„İnsanlara şükretmeyen Hakka şükretmiş olmaz!“
***
„Allah´ım hayretimi arttır!“
***
„Ya Eba Bekir, şirk sizde karıncanın ayak sesinden daha gizlidir!.
Bir adamın, -Allah diledi de ben diledim- demesi şirktir!..
Ve bir adamın –falan kişi olmasaydı, filan beni öldürecekti!- demesi şirktir!“
***
„Kur´an´ın bir zahiri, bir batını, bir haddi birde matlaı vardır!“
***
„Ruhlarınız bedenlerinizdir, bedenleriniz ruhlarınızdır!“
***
„İçinde köpek veya resim bulunan eve melekler girmez!“
***
„Allah´ın nur ve zulmetten yetmiş perdesi vardır. Onları açsa, yüzünün (vech) nur ve azameti, onu gören herkesi yakar!“
***
Ebu Hüreyre r.a.`den:
Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
„Cehennem, nefsin arzuları, Cennet de nefse hoş gelmeyen şeylerle
perdelenmiştir."
***
Abdullah r.a.`den:
Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
„Cennet, sizden birinizin nalınlarının tasmasından kendisine daha yakındır, Cehennem de aynı böyledir."
***
Ebu Hüreyre r.a. `den:
Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
"Âhir zamanda öyle bir takım adamlar çıkacaktır ki, bunlar âhiret işleri karşılığında dünyayı isteyecekler.
Yumuşak görünmek için koyun postuna bürünecekler, dilleri şekerden tatlı olacak,
fakat kalbleri, kurt kalbleri (gibi kaskatı) olacaktır.
ALLAHû Teâlâ (bunlar hakkında) der ki:
"Bunlar, beni gâfil mi sanıyorlar, beni istihfaf mı ediyorlar? Büyüklüğüme yemin ederim ki, onlara aralarından öyle bir fitne göndereceğim ki, onların hâlini şaşkına çevirecektir."
***
"Dikkat edin! ALLAH`ın malı cennettir!"
Ebu Hüreyre r.a.`den:
Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kim (düşmanından) korkarsa, geceleyin yolculuğunu yapar ve yerine ulaşıp, rahat ve emniyete kavuşur. Dikkat edin! ALLAH`ın
malı cennettir!"
***
Ebu Zerr r.a.`den:
Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem)şöyle buyurmuştur:
"Ben, sizin görmediğinizi görüyor, işitmediğinizi işitiyorum. Gök gıcırdadı ve gıcırdamasında haklıdır. Çünkü dört parmaklık bir boş yeri
yoktur ki, orada alnı ile ALLAH`a karşı secdeye kapanmış bir melek bulunmasın.
VALLAHİ, benim bildiğimi bilseniz az güler, çok ağlardınız. Kadınlarınızla
yataklarınızda zevklenmeyi bırakıp ALLAH`dan imdad dilemek üzere dışarıya fırlardınız.(Bunlar manzaralar karşısında) kesilip, (bir
varmış bir yokmuş) hâline gelecek bir ağaç olmak isterdim!"
***
Enes r.a.`den:
Adamın biri Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem)`e:
"Ya Rasûlullah (devemi) bağlayıpta mı tevekkül edeyim, yoksa serbest bırakıpta mı tevekkül edeyim?"... dedi.
Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem):
"Bağla da (öyle) tevekkül et buyurdu!"
***
Enes r.a. şöyle demiştir:
Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem) zamanında iki kardeş vardı. Bunlardan biri, bir kazanç için uğraşmaz,
Rasûlullah’ın meclisine devam eder. Öteki ise kazançla meşgul olurdu. Bu ikincisi, (çalışıp kazanmıyor diye) kardeşini Hz.Rasûlulah’a (s.a.v.) şikayet etti.
Rasûlullah (s.a.v.):
"Belki de sen, O`nun yüzü suyu hürmetine kazanıyorsun, buyurdu!.."
***
"Hiçbir nefis yoktur ki ALLAH onu cennet veya Cehennemde yerini yazmamış şaki ve said olduğu (Ravi dedi)"... Bir adam kalktı:
"Yâ Rasûlullah o halde yazgımıza itimat edip ameli terk etmeli miyiz?"
Buyurdu ki:
"Saadet ehlinden olan, saâdet ehlinin ameline gidecek, şekâvet ehlinden olan da şekâvet ehlinin ameline gidecek, Siz çalışınız
ediniz, herkes yaratılmış olduğu fiiller için kolaylaştırılmıştır."
***
Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
buyurdular ki:
"Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne nebidir ne şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle nebiler de, şehidler de onlara gıbta ederler."
Orada bulunanlar sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!"
"Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'an)
adına birbirlerini sevenlerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar
korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler.
Ve şu ayeti okudu:
"Haberiniz olsun Allah'ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler"
(Yunus 62).
***
"Dünya uykuda olan bir adamın gördüğü rüya gibidir!"
***
„Senin bir şeye karşı olan sevgiN, seni kör ve sağır eder!“
***
„Gece uzundur, onu uyku ile kısatlma! Gündüz parlaktır, onu günahlarınla karartma!“
***
"Eûzü bi'izzetillâhi ve kudretihi min serrimâ ecidü ve ühâziru!"
Osman b. Ebi'l-Âs Sakafî'den, demişir ki:
Resulullah'a vardım ve bende ağrı vardı, beni az daha öldürecekti. Resulullah
(s.a.v.) buyurdu ki: "Sağ elini onun (ağrıyan yerin) üzerine koy ve yedi kere şöyle de: "Allah'ın adıyla, ben bulduğum şeyin şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınırım." ben de yaptım, Allah bana şifa verdi."
"Eûzü bi'izzetillâhi ve kudretihi min serrimâ ecidü ve ühâziru!"
"Allah'ın adıyla, ben bulduğum şeyin şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınırım."
***
"İlim üçtür: Konuşan kitap (Kur'an), yaşanan sünnet, bir de ´bilmem' (la edri) demektir!.."
(LA EDRi !)
***
(Yarattığının şerrinden -b sırrınca,hakikatın olan -Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım!!)
Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor:
"Bir adamı akrep sokmuştu. O gece acıdan uyuyamadı. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Falancayı akrep soktu, bu yüzden geceleyin hiç uyuyamadı.." diye haber verilmisti.
Şöyle buyurdular: "Keşke akşamleyin şu duayı okusaydı: Euzu bikelimatillahi't-tammati min şerri ma halaka" (Yarattığının şerrinden -b sırrınca,hakikatın olan -Allah'ın mükemmel kelimelerine sığınırım!!)" deseydi, akrebin sokması sabaha kadar ona zarar vermezdi!"
***
„Sizler ashabımsınız, kardeşlerim henüz gelmiş değildir!!...“
Hz. Ömerin rivayetine göre, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Mutlaka Allah´ın kullarından bazı insanlar vardır ki, onlar ne nebi, ne de şehitlerdir. Fakat kıyamet gününde, Allah katındaki makamlarından dolayı nebiler ve şehitler onlara gıpta
edecekler.“
Sahabeler dediler:
“Ey Allah´ın Resulü bize haber ver, onlar kimlerdir?“
Resulullah:
“Onlar öyle bir topluluk ki, aralarında bir akrabalık, alıp verecekleri mal- mülk olmaksızın Allah için birbirlerini severler. Hem,
vallahi şüphesiz onların yüzleri pırıl pırıl nurdur. Şüphesiz onlar nur üzerindedirler. (İşleri nurdur) insanlar korktuğu zaman onlar korkmazlar, halk mahzun olduğu zaman onlar mahzun olmazlar.“ buyurdu ve şu ayeti okudu: „..iyi bil ki, Allah´ın velilerine, sevdiklerine korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.“
Bir başka rivayet de şöyledir:
“Mutlaka Allah´ın kullarından, nebilerin ve şehitlerin kendilerine gıpta edecekleri kullar vardır. Sahabeler tarafından denildi ki:
Onlar kimlerdir ey Allah´ın Resulü, bize haber ver ki onları sevelim.
Resulullah onların bu isteği üzerine, şöyle buyurdu:
Onlar öyle bir topluluktur ki, aralarında mal (ticari ilişki) ve akrabalık olmaksızın birbirlerini severler.
Onların yüzleri nurdur. Nurdan minberler üzerindedirler. Halk korktuğu zaman korkmamayı sürdürürler. İnsanlar mahzun oldukları zaman onlar üzülmezler“ dedi ve sonra „Dikkat edin! Mutlaka Allah´ın evliyası için korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.“ ayetini okudu.
Resulullah (s.a.v) kendisinden sonra gelecek –kardeşleri-ni bir
başka hadis-i şerifte şöyle dile getirmişti.
Ebu Hureyre´nin bildirdiğine göre, bir gün „Resulullah (s.a.v.) kabristana geldi ve:
„Ey müminler yurdunda yatanlar, selam üzerinize olsun. İnşaallah biz de size kavuşacağız!“ buyurdu.
Sonra hasretle iç geçirerek:
„Kardeşlerimi öyle göreceğim geldi ki!“ diye ekledi.
Yanında bulunan sahabeler: „Ey Allah´ın Resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz? dediler.
Resulullah (s.a.v): „Sizler ashabımsınız, kardeşlerim henüz gelmiş değildir!!...“ buyurdu.
Resulullah bunun üzerine şöyle sordu:
“Bir kimsenin alnı ve ayakları ak nişanlı bir atı bulunsa, onu siyah ve boz atlar arasında iken tanıyabilir mi?“
Sahabeler:
“Evet…“ dediler.
"İşte o kardeşlerimde abdestlerinden hasıl olan nur sebebi ile abdest uzuvları pırıl pırıl parlayarak mahşere gelirler. Ben ise onları
Kevser havuzumun yanında beklerim. Dikkat edin, bir kısım kimseler de şaşkın develerin kovalandığı gibi kevser havuzumdan kovulur. „Buraya gelin“ diye onlara seslenirim. Denilir ki, „onlar senden sonra hal ve durumlarını değiştirdiler.“ Ben de o zaman, „helak oldular, helak oldular“
derim.