Sen´im BEN!... Sen, diye bakma bana! Sendeyim!"
Sen´im BEN!...Sen, diye bakma bana! Sendeyim!"                         

DİNİ ÖYLESİNE ORJİNALİNDEN KAYDIRMIŞLAR Kİ, BİRAZ DÜŞÜNEN BİR İNSAN BUNLARIN HEPSİNİ İNKAR EDİYOR...

 

"Yaptığının yanlış olduğunu idrak edip kavraman senin istifarındır. Eğer onu bir daha yapmamak üzere karar alır ve yapmazsan bu da tövbedir. Olayı kelimeler bazında düşünmeyin. Kavram veya oluşumu düşünün. Kelimede kalmak sizi perdeler. Çünkü yetiştiğiniz ortamın şartlarının sizde edindirdiği kavram işin orjinalini anlatmıyor çoğunlukla.

 

SORU: Kelimelere dökerek yapılan tövbe olmazmı peki? Nasuh tövbesi?

 

ÜSTAD: Laf olsunla olmaz ki. Tövbe olmaz zaten. Tevbe edebilmek için senin gerçekten o şeyi bir daha yapmama kararı vermen ve yapmaman gerekir. O şeye yapmama kararı alman ve yapmaman, sen tövbe ediyorum demesen de tövbedir! Kelime tövbe değil.

 

Şimdi hadi namaza duracaz nasıl duruyoruz? Uydum imama niyet ettim öğle namazının 4 rekat farzına? Yok kardeşim saçmalama ya! Sen niye geldin oraya bir düşün. Namaza niye duruyorsun? O namazı yaşamak gibi bir düşüncen var. Senin o vaktin namazını yaşamak için gelmen senin NİYETİNDİR zaten. Ayrıca kime haber veriyorsun ne yaptığını? Yukarıdaki birinemi haber veriyorsun işte ben senin için öğle namazını kılıyorum diyerek? Yani dini öylesine şekil ve işin orjinalinden kaydırmışlar ki, biraz düşünen bir insan bunların hepsini inkar ediyor ondan sonra da efendim yeni nesil bunlar bunlar dini inkar ediyorlar bunlar sapık.

 

Yok be kardeşim, sen ona sapık fikirleri anlatıyorsun adam da aklı başında biri olarak bunları reddediyor. Bi düşün Sen niye seccadenin başında durdun? Seccadede kılıyorsun ya, Resulullah hayatı boyunca kumun üstünde kıldı. Yağmur yağıyordu kuma çamur oluyordu yer, alnımızı kaldırdığımız zaman alnımız çamur içinde kalıyordu gözümüze akıyordu elimizle siliyorduk diyor sahabe. Resulullah böyle namaz kıldı. Biz ise şimdi beton yerlerde halılar, halıların üzerinde seccadeler, seccadelerinde üzerine daha yumuşak birşeyler koyuyoruz ki temiz olsun diye.

 

Nerde temizlik kardeşim, Kuran'ın bahsettiği temizlik ŞİRK'tir. Şirk temizliğidir. Biz onu almışız hayvanın en temiz yaşaması için. Yok böyle birşey.

 

Kur'an diyor ki: "İnnemel müşrikûne necesün" (9-28) müşrik şirk anlayışı pisliktir. Ve diyor ki: Tahir olmayanlar bu kitaba el sürmesin. Tahir olmayan diyince biz ne anlıyoruz?? Duşun altına girelim de yarım saat su üzerimize aksın temizlenelim. Eğer sabun olmaz sa duş jeli kullanalım daha iyi temizlenelim.?? Yahu burada bahsettiği sabunun duş jelinin bedeni temizlemesi değil olay.

 

ŞİRK temizliğinden arınmış olmak önemli burada. Eğer sende bir ben var bir de ötelerde bir tanrı anlayışı varsa, sende dualite (ikilik) varsa, Kuran'ın anlattığı teklik anlamına dayalı olan sünnetullah ve hakikat bilgisini anlıyamazsın kavrıyamazsın, bundan arınmadan Kuran'a el sürme diyor!

 

Ayetin anlatmak istediği olay bu. Ama biz bunu nereye kadar aldık? Suyun altında temizlenmek diye anladık. Eğer abdest temizlik için olsa o zaman teyemmüm olmazdı. Sen hiç oğluna çocuğuna hadi yavrum git biraz toprağa sür elini de o toprağı suratına sür temizlen dermisin? Teyemmüm vucuttaki statik enerjinin boşalımı. Su vücudun elektrik takviyesini yapar, su olmadığı zaman teyemmüm statik elektriği vücutta topraklıyor.

 

Kurşun döküyorsunuz, nedir peki kurşun dökmek? Falanca hoca baba var filanca hoca anne var kurşun döküyor çok iyi geliyor. Kardeşim çok basit, kurşun statik elektriği kendi üstünde toplayan bir metal, senin onu getirip kaynar suda tepenin üstün de kızgın suya attığı zaman, oradaki kimyasal olay bütün kafada birikmiş olan sıkıntıyı, depresyonu oluşturan statik elektriği bir anda çekip alıyor ve kendi üstüne topluyor. Alıyorsun ohh ne iyi bak üstümdeki gözlerde (nazar) çıktı diyorsun:)) ondan sonra atıyorsun o kurşunu ve içim rahatladı diyorsun. Aslında rahatlamanın sebebi statik elektriğin senden gitmesi. Bu kadar basit.

 

Din'de hokus pokus yok. Sihirbazlık yok. Bir anda olacak birşey yok. Sünnetullah tamamen bir sistem ve mekanizma. Sen buna doğa kanunları diyorsun. Dua kanunları diye isimlendirdiğin yapı, işte Kuran'ın Sünnetullah diye bahsettiği sistem ve mekanizma. Kelime ve isim tanımlama kavram ve kargaşaları olayı tanımlamamızı engelliyor. Halbuki bunları size anlattığım zaman evet doğru deyip kabul ediyorsunuz. İşte Kur'anın anlattığı bu. Resulullah'ın anlattığı bu."

 

Üstad Ahmed Hulûsi

 

Lütfen dikkat. Bu sohbet, bizatihi Üstâd Ahmed Hulusi´nin kendisinin yazmış olduğu bir sohbet değil. Üstâdın bir toplumda veya dostlar ortamında yapmış olduğu bu acıklama; sohbet, kendilerini gönülden dinleyen dostlar tarafından yazıya dökülmüşdür; başka insanlar da faydalansın diye. Yani sohbetin içeriği , manası Üstâda ait. Lakin yazi metni, sohbeti yazıya döken samimi dostlara ait.

 

Sonuç:  yazılımda hata; harf eksikliği veya misal ayetlerin yazılış şekli isabet değil ise; veya yazının genel uslubu Üstâda bire bire uymuyor ise, sebebini böylece acıklamış olduk.

 

ANASAYFA

veya

SOHBETLERE DÖN


İletişim:   SufiCaN@web.de


Sayfa Tasarım: 

Cüneyd Yayla (SufiCaN)

Akın Apardı

 

AH özel sohbetleri yazıya ceviren:

Saffet Eygi

@Saffet_eygi

 

AH sözleri ingilizce toplayan:

Akın Apardı

 

AH Evrensel Sırlar Piyes:
Selim Kartal Bicer
Sevda Bicer

Mehmet Cetin

Serkan Yenal
Zeynep Bodur