TASAVVUF DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ FORME ETME OLAYIDIR...
Tasavvufun yaşamı nerede?
Tasavvufun yaşamı nerede sözünün iki kişiden izahı var. Birisi Hz. İsa diğeri Hz. Muhammed a.s..
Hz. İsa diyor ki: "Sen insan gibi düşünüyorsun Allah gibi değil!"
Hz. Muhammed a.s'da diyor ki: "Allah ahlakıyla ahlaklanın!"
Aslında ikisi de aynı şeyi söylüyor. Ama biz tutuyoruz beşeri anlayışla ahlak kelimesini değerlendiriyoruz. Senin varlığın Allah'ın isimleriyle anlatılan özellikler değilmi? Yani beyninin hakikatı bu. Şu beynide et parçası diye anlıyoruz biz. Neye göre? Göze göre. Eğer göze yardımcı araçlar verirsek o zaman bu et parçası kayboluyor birden ve belli bir dalga frekansı haline geliyor. Dalga denizi oluyor. Bu yapı esma-ül hüsnanın kendisi. Burda 99 isim var diyorsun. Söylediğim söz esasında bu. E peki bu 99 isimde ki birtakım isimleri elemeye bırakıyorsun, ama birtakım isimler gene var sende. Ve bu isimler aynıyla bütün varlıkta var. Bütün varlıkta da açığa çıkıyor. Senin beğenmediğin hoşuna gitmediğin yanlış bulduğun acımasızca bulduğun gaddarca bulduğun herşey, o isimlerin açığa çıkışından başka birşey değil!
E o zaman o isimlerin orda açığa çıkan varlığıyla sendeki varlığı hiçbir fark yapmıyor. Sen nerdesin? Aynı pozisyondasın! Ve hatta daha ötesi itibarıyla şimdi biz beden de iki ayrı bedeniz ama senin beynin dalga frekans okyanusu benimki de öyle. Ve gerçekte bunlar birbiriyle Connect halinde. Tümüyle connect halinde. Dolayısı ile birinde açığa çıkanla hepsinden açığa çıkan arasında fark yok. Eğer burası itibarıyla bakıcak olursak. O zaman sen olaylara yaşama bakış açında eğer sende belli şartlanmalar belli değer yargılar kaynaklı geliyorsa o açığa çıkan bakış açına fikrine, işte orda beşer gibi düşünüyorsun.
Veya diğer bir tabirle Allah ahlakıyla ahlaklanmış değilsin. Çünkü en olumsuz ters şeylere bakış dahi neticede O'nun fiili. O fiili sen birime bağladığın için kötü diyorsun...
Birime bağladığın içinde yolda kalıyorsun perdeleniyorsun kilitleniyorsun. Hoş görmek denen olay. Hoş görürsen Hakikatı görmüş olursun. Hoş görürsen böyle yapıyor böyle diliyor deyip bitireceksin olayı. İşte bu çalışma esasında tarikatı çalışacaksın. Yani tarikat çalışması demek. Efendim oturmak kalkmak şeyhe hizmet etmek bilmem ne değil. Şeyhin senin düşüncelerin üzerinde hocalık yaparak neyi nasıl yapacağını neyi nasıl göreceğini SENDE OTURTMASI olayıdır esas olarak. Yunusun taptuğa 40 yıl hizmet etmesi denilen olay tekkeye bilmem ne taşıması değil. Onun düşüncelerine değer yargılarına yönelik bir durum. Duygularını forme ediyor. Mesele buydu. İstediğin kadar şeyhin yanında otur konuş. 10 dk sonra gidip aynı şeyi yapacak diyor. Yerleşik bir olay. Sen bir dizini yada bedenini kasını forme etmek için hergün ne kadar çalışmak durumunda kalıyorsun. Vede bu çalışma devam etmek zorunda.
Şimdi bir adalenin forme edilmesi böyle tutarsa, bir zihnin forme edilmesi düşünce formasyonu böyle bir tempoda olmaz sa mümkün mü ??
Burda konuşacaksın yarın gideceksin birilerinin arasına gireceksin o öyle diyecek bu böyle diyecek şu şöyle diyecek sende gayri ihtiyari altta kalmış duygular ve fikirler açığa çıkacak birşeyler söyleyeceksin al işte beşeriyet!
YORUM: "Demek ki bunu sen 3 ay yaparsan, 3 ay sonra kendiliğinden yapma hevesi sende açığa çıkacak. Vücut adrenalin salgılıyor dolayısıyla sen bu noktada tercihin kadarsın. 3 ay sonra değişmeye başlıyorsun. Tasavvuf ta böyle, yani belirli haller gelmeye başladığı zaman gerisi zaten geliyor ve sana bu durum kolaylaşıyor sanki ve devamını getirmek istiyorsun. Riyazat kolaylaşıyor herşey kolaylaşıyor.."
ÜSTAD: Gerisi zaten geliyor. Zikirde böyle değil mi? En az 3-4 ay yap diyoruz. İnanmasan da yap diyoruz. Niye? Çünkü bunun neticesinde belli açılımlar meydana geliyor. E o açılımlarda adrenalin salgılaması gibi otomatikman sende daha fazlasını getiriyor. Düşünmeye başlıyorsun ve birşey keşfediyorsun. O keşfin sana verdiği zevk daha başka keşifleri ve araştırmayıda getiriyor...
Üstad Ahmed Hulûsi
Lütfen dikkat. Bu sohbet, bizatihi Üstâd Ahmed Hulusi´nin kendisinin yazmış olduğu bir sohbet değil. Üstâdın bir toplumda veya dostlar ortamında yapmış olduğu bu acıklama; sohbet, kendilerini gönülden dinleyen dostlar tarafından yazıya dökülmüşdür; başka insanlar da faydalansın diye. Yani sohbetin içeriği , manası Üstâda ait. Lakin yazi metni, sohbeti yazıya döken samimi dostlara ait.
Sonuç: yazılımda hata; harf eksikliği veya misal ayetlerin yazılış şekli isabet değil ise; veya yazının genel uslubu Üstâda bire bire uymuyor ise, sebebini böylece acıklamış olduk.
ANASAYFA
veya
SOHBETLERE DÖN