Sohbet -37-
KALP BU VARLIĞIN HAKİKATIYLA İNSANIN KONTAK NOKTASIDIR
Tasavvufta anlatılan mertebeler: nefs/kalb/ruh/sır/hafi ve ahfa. Şimdi bu saydığım mertebeler insanda mevcut. Evrende mevcut. Evrende mevcut olan insanda mevcut, insanda mevcut olan evrende mevcut.
Eğer işin bu yönünü ele alırsak 7 kat sema işte anlattığım bu olaya işarettir. Ama Kur'an da genel olarak anlatılan ve çevrilen 7 kat sema diye bahsedilen basit anlamdaki olanı güneş sistemindeki 7 gezegenli güneş sistemidir. Resulullah'ın yüzük halkası gibidir her biri diğerinin içinde diye anlattığı olay şimdi bu anlattığım ahfa hafi sır ruh kalb diye anlattığım olayın makrosu. İnsandaki bunun mikrosu.
Şimdi eğer bunu tersinden alırsak, NEFS diye bahsedilen şey "bilinçtir".
KALP diye bahsedilen şey "şuurdur".
RUH diye bahsedilen şey "fuattır". Fuat kendindeki esma manalarını alıp ŞUURA yansıtan mertebedir. Çünkü ruh esma manalarıdır. Esma manaları fuattadır. Esma manaları fuatta açığa çıktığı zaman şuur şeklinde açığa çıkar. Şuurun batınıdır.
SORU: "Fuat'a üst akıl diyebilirmiyiz?"
Üstad: Üst akıl diyemezssin orda akıl yürütme yok. Akıl diyemezsin çünkü akıl tabiri yanlış. Akıl tabiri birşeyi birşeye bağlıyarak kıyas yollu olayı çözer. Burda bağlama kıyas yok. Direk bir yapının açığa çıkışı var. Sezgide akıl işlev görürmü? İşte burdaki olay sezgi türünden bir olaydır. Burda aklın yeri yok. Akıl şuurun bilincin yansıması noktasında açığa çıkar. Bilinç aklı yürütür. Bilincin kuvvelerindendir akıl. Şuurda seyir vardır...
O seyir bilince yansıdığı zaman olay akılla çözülür. Hikmet bilince aittir. Şuurdaki kudrettir. Şuura olay fuattan yansır. Yani ruhtan yansır. Ruhun kaynağı kökeni sır'dır. Yani esma mertebesidir. Esma manalarıdır. Bu esma manaları dediğimiz zaman geldigimiz nokta da, ne sen kalırsın ne alem kalır, ne birimsellik kalır. Bu bir esma mertebesidir. Esmaul hüsna noktasıdır.
Onun ötesi HAFİ'dir. Onun ötesi AHFA'dır. Oralarını yaşayan bilir. Bize ait değil...
Şimdi Dolayısıyla, işin hakikatından gelen manalar, fuat'tan gelir şuurdan geçer kalpten geçer bilince yansır.
Şimdi bahsettiğim tüm bu olayların açığa çıkışı ve farkedilişi beyinde olur. Kalp bu varlığın hakikatıyla insanın kontak noktasıdır. Kalpteki nöronların işlevi, varlıkla bağlantı kurma olayıdır...
Şimdi beyinde ya da kafadaki 7'ci şakra kozmik yapıyla bağlantı kurma noktası denen şey aslında olayın dışsal afaki yönüdür.
Onun orjin aslı hakikati geliş kaynağa tam aksine içteki kalp noktasıdır. Esma mertebesinden gelen kalpten gelir beyine yansır bilinçte açığa çıkar ve beyinde açığa çıkan bu kuvve beyinden ruha yüklenir.
Ruhun yaşam boyutu beyin tarafından oluşturulan insanın ölüm ötesi yaşamı ruh, afaki dünyada yer alan bir olaydır. Ve bu afaki boyut sonsuza kadar devam eder. Dolayısıyla beyindeki o tepe nokta, yayma noktası, tamamen afakla alakalı bir birşeydir.
Esasında Allah'tan geldi Allah'a gidiyor denen olay, salt esma mertebesinden gelip, hafi'den sır'dan kalpten ruhtan şuurda açığa çıkıp bilinçe yansıyıp beyinde yerini bulup beyinde tekrar dalgalar şeklinde ruh bedende yerini alıp, ruh bedenden de çıkacak insanlar çünkü, cedeslerinden çıkar gibi dediği nokta ruh bedendende çıkıp bedensiz olarak kendilerini hissetme noktasıdır...
Bedensiz olarak kendilerini hissettikten sonra tekrar bedene düşecek cehennemlikler. İşte cehennem azabı böyle başlayacak. Ama bedensiz olarak yaşayacak. Rablerinin likasına kavuşacaklar. "Onlar rablerinin likasını ummuyordu" noktası burasıdır.
Kendindeki esma varlığını hissedip yaşayacak, benmişim diyecek ama benmişim dedikten sonra tıpkı buraya gelipte bizim yanımızda bütün bu sınırsızlığı özgürlüğü yaşadıktan sonra evine dönüp çocuğuyla karısıyla onların derdini çekerek onların istediği gibi olmamasının yanışını yanarak yanması gibi yeniden ruh beden boyutuna düşerek o cinlerle birlikte cehennemde yerini alacak. Kıyamet noktası bu işte. Burası işin afaki yönü.
Ama bu yöndeki dalga olayı dalga dönüş hareketi yani sıfırdan gelip yokluktan gelip varlığa dönüşüp tekrar yokluğa dönme bir daire gibi düşünülür. Dolayısıyla o şuur boyutuna geldikleri noktada o dalga sıfıra iner. Ondan sonra bu defa ikinci daire başlar cennet veya cehennem diye tanımlanan bir biçimde.
Dolayısıyla şimdi hepimizde bütün insanlarda mümini münafığı kafiri yok, bütün insanlarda ona esma manaları gelir, çünkü esma manasıyla açığa çıktı diyorsun. Kendi varlığımın hakikati esma manası diyorsun. Müşriğede bunu teklif ediyorsun kafiride teklif ediyorsun senin hakikatin budur diyorsun. Kabul etmiyor ayrı mesele. Ama neticede onun hakikatıda aynı.
Bütün varlıkta o dalga enerji okyanusu dediğimiz Allah'ın ilim mertebesinden gelen esma manaları, tenezzül ederek, neticede o dalgalar kalp nöronları tarafından algılanıyor, deşifre ediliyor, çözülüyor, ve beyine aktarılıyor. Beyne transfer ediliyor.
Yani bir nevi dekoder, kalp nöronlarını dekoder gibi anlıyalım. Bu şekilde beyine transfer ediliyor beyin bunları çözüyor, kendi veri tabanına göre bunları değerlendiriyor, kendi veri tabanına göre değerlendirirken gelen astroloji etkiler gene bunda belli bir işlev görüyor katkı görüyor, ve neticede bu birimden açığa çıkanlar çıkıyor. Bu birimden açığa çıkan bu nesnelerde daha sonra kendi sonuçlarını oluşturuyor. Nesneler derken birimden çıkan çeşitli davranışlar düşünceler fikirler vs. Kendi sonuçlarını doğuruyor. İste olayın ana teması ve oluşumu bu...
Üstad Ahmed Hulûsi
Lütfen dikkat. Bu sohbet, bizatihi Üstâd Ahmed Hulusi´nin kendisinin yazmış olduğu bir sohbet değil. Üstâdın bir toplumda veya dostlar ortamında yapmış olduğu bu acıklama; sohbet, kendilerini gönülden dinleyen dostlar tarafından yazıya dökülmüşdür; başka insanlar da faydalansın diye. Yani sohbetin içeriği , manası Üstâda ait. Lakin yazi metni, sohbeti yazıya döken samimi dostlara ait.
Sonuç: yazılımda hata; harf eksikliği veya misal ayetlerin yazılış şekli isabet değil ise; veya yazının genel uslubu Üstâda bire bire uymuyor ise, sebebini böylece acıklamış olduk.
ANASAYFA
veya
SOHBETLERE DÖN