Sohbet -41-
ALLAH MI? HAŞA, GAYRIMI? HAŞA...
"Hakikati Muhammedi yeryüzünde kendisine halife meydana getirmiş, halk etmemiş! Meydana getirmiş! Ayette "halaknahu" demiyor "cealnahu" diyor!
Dolayısıyla o makronun yansıdığı mikro olarak, külle ayna olan zerre olarak Muhammed Mustafa Aleyhissalâtu Vesselam isimli Zat'ı irsal etmiştir. Onu irsal etmesi demek "Küllün Zerre Olarak Zahir Olması" demektir.
Küldeki bütün manalar zerrede açığa çıktığı içindir ki, Resulullah a.s bir yönüyle Hakikati Muhammediğinin ağlayı illiyin diyebileceğimiz bütün kemâlâtını aşikare ederken, diğer yönden de Esfeli safilin diyicemiz, tam 180 derece zıddı olan, beşeriyetin bütün özelliklerini açığa çıkarmıştır ortaya koymuştur bedenselliği itibarıyla!
Onun içindir ki onun bu beşeriyet yönünü görenler onunla kendilerini kayıtlıyarak sınırlayarak, "O'da bizim gibi yiyip içip yatan kalkan çarşı pazar dolaşan birinden başka birşey değildir!" demişlerdir. Çünkü bunu diyenler esfeli safilin ehlidir. Esfeli safilin ehli onun varlığında esfeli safilini görmüşler. Makronun mükemmel zuhuru olması hasabiyle öbür yandan Ebu Bekir gibilerde O'na baktıkları zaman onda ağlayı illiyin i müşehade etmişler, çesitli evliyaullahın büyük bir aşk sarhoşluğu içerisinde ona bakıp ALLAH MI? HAŞA, GAYRIMI? HAŞA sözünü söylemişlerdir...
Dolayısıyla Resulullah a.s Hz. Muhammed Mustafa'nın kendisinde açığa çıkan azameti yüceliği muhteşemliği bizim müşehade etmemiz mümkün değildir...
Çünkü biz ona ancak Kureyş'in münkirleri gibi bakarak, işte O'da bizim gibi yiyip içen oturan kalkan çarşı pazar dolaşan bu arada da Allah'ın vahyi kendisinde açığa çıkan bir zat diye bakıyoruz.
Çünkü bizde perde kalkmamış. Biz âğlayı illiyin yanını göremiyoruz. Onun irsal oluşunu algılıyamıyoruz. Ezberletildiği şekilde Resulullah efendimiz Resulullah a.s diyoruz ama söylediğimiz kelimenin anlamının hissedişi yok bizde. Perdeli olarak yaşadığımız için, yani kendimizdeki hissediş ve açılım kadarıyla onu değerlendirebildiğimiz için onu da kendimizdekinin bir fazlası olarak görerek değerlendirmeye kalkıyoruz.
ONUN DEĞERİNİ KADRİNİ HAKKIYLA ÖLÇEMEDİLER ayetinide Allah için düşünüyoruz, Allah için bu söz söylenmiştir diyerek te kafamızda yarattığımız bir Tanrı'ya atfediyoruz.
Halbuki, "ResulAllaha itaat Allah'a itaattir!" Resulullah'a isyan Allah'a isyandır ayeti var, bunun anlamını düşünüp hissedip hazmedemiyoruz. Resulullah'ı seven Allah'ı sevmiş olur, Resulullahtan yüz çeviren Allah'tan yüz çevirmiştir hükmünün anlamını düşünemiyoruz.
Resulullah'ı bir kişinin gerçekte sevmesi halinde Onun kendi varlığını Resulullah'ın varlığında yok edip, Resulullah'ın sevdiklerini sevip Resulullah'ın yüz çevirdiklerinden yüz çevirmesi gerektiğini düşünemiyoruz...
Dolayısıylada sevgili peygamberim canım peygamberim canım Resulullah'ım diyip kendimizi avutarak kozalarımızın içindeki perdelilik dünyasıyla âma olarak burdan geçip gidiyoruz...
Ne Resulullah'ı anlamışız, ne onu sevmişiz, ne de O'na niçin ResulALLAH dendiğinin farkındayız. İRSAL kelimesindeki sırrın farkında değiliz..."
Üstad Ahmed Hulûsi
Lütfen dikkat. Bu sohbet, bizatihi Üstâd Ahmed Hulusi´nin kendisinin yazmış olduğu bir sohbet değil. Üstâdın bir toplumda veya dostlar ortamında yapmış olduğu bu acıklama; sohbet, kendilerini gönülden dinleyen dostlar tarafından yazıya dökülmüşdür; başka insanlar da faydalansın diye. Yani sohbetin içeriği , manası Üstâda ait. Lakin yazi metni, sohbeti yazıya döken samimi dostlara ait.
Sonuç: yazılımda hata; harf eksikliği veya misal ayetlerin yazılış şekli isabet değil ise; veya yazının genel uslubu Üstâda bire bire uymuyor ise, sebebini böylece acıklamış olduk.
ANASAYFA
veya
SOHBETLERE DÖN