Sen´im BEN!... Sen, diye bakma bana! Sendeyim!"
Sen´im BEN!...Sen, diye bakma bana! Sendeyim!"                         

Sohbet -60-

 

MUTLAK SÛRETTE YOK OLAN BİR VARLIKSIN..

 

Allah senin beynine bütün Esma-ı Küllihayı vermemiş! Ve sen, kendindeki ilahi isimlerin manalarını açığa çıkaracak asla değilsin! Senin beyin adını verdiğin yapı zaten onun esmasından ibaret. Ve onun esmasının açığa çıkışı dolayısı ile o açığa çıkan esma kendine ben diyor! Sen asla ben diyemezsin. Sana verilmiş olan hiçbirşey yok. ÇÜNKÜ GERÇEKTE SEN YOKSUN!

 

Var olan yalnızca esma. Esma açığa çıkışı. Esma açığa çıkışı olarak dilediğini dillendiriyor sende. "Hidayet edersem Hidayet üzeresin. Hidayet etmediğim dalalet üzeredir.." diyor. Sen Hidayet üzerine olduğunuda kabul etsen, sen dalalet üzerine olduğunuda kabul etsen, sen şirk üzere olduğunu ifade eden başka birşey söylemiş olmazsın.

Eskiler bunu çok basite indirerek bir cümleyle şöyle söylemişler: "KALDIR KENDİNİ ARADAN." Peki nasıl kaldıracam? İşte en zor şey kaldırmak. Çünkü acizsin, fakirsin, MUTLAK YOK OLAN BİR VARLIKSIN! Mutlak yok olduğun içinde yoku yok etmek asla mümkün değildir...

 

Eğer, Hidayet kelimesiyle anlatılan anlamı açığa çıkartırsa, o açığa çıkışın sonunda, bütün varlıkta BENLİKLERİN DEĞİL, ESMA AÇIĞA ÇIKIŞLARINI SEYREDERSİN. O esma açığa çıkışlarına sayısız isimler verilebilir, sayısız tanımlamalar yapılabilir. Ama o Hidayet üzere olan esma açığa çıkışı ise, ben adını takarak dillendiği nokta, karşısındada her birimde o esma açığa çıkışının kendisine hitap ettiğini müşehade eder. BU MÜŞEHADE EDİŞİN TANIMLAMASI İSE, ŞEHADET'TİR! Şehadet mertebesi denen olaydır. Ve işte o zaman kelimeyi şehadet o açığa çıkışta dillenmiş olur.

 

Yusuf süresi 106. ayetteki: "Onlar içinde şirk olmaksızın iman etmezler. Çoğunluğu şirk ile iman ederler!" diye anlattığı bölüm, dillenişte "Bende O açığa çıkıyor" anlayışı şeklinde açığa çıkar. Halbuki, şehidallahu hükmünde ben kelimesi kullanılırken, esma açığı çıkışı görülür. Dolayısıyladır ki, sana verilmiş, sana bahşedilmiş, sana lutfedilmiş hiç bir şey yoktur! Dilediğince açığa çıkıyor, -yef alu ma yurid- , -yahluku ma yaşa- Kuran'ı okumaktan amaç bunları görmektir.Her an dilediğince, dilediği esma özellikleriyle her noktada açığa çıkmakta. Bu açığa çıkışıylada kûfrü meydana getirir, hidayeti meydana getirir, şirki meydana getirir, zulmü meydana getirir, rahmeti meydana getirir, ama sonuçta her an her noktada açığa çıkan esma özellikleriyle kendisinden başkası değildir. Ve gerçekte sana bana ona asla varlıkta yer yoktur. Ki, AHADUS SAMEDİN BİR ANLAMIDA BUDUR ZATEN. Onun Ahadiyeti dışında hiçbirşey mevcut değildir. Açığa çıkartmak dilediği özelliklere göre, amaca göre, -fıtratallahilletiy feterannasa- hükmü oluşur, ve o oluşumu tanımlama babında o oluşumun seyri amacı ve hedefine göre Hidayet veya Dalalet tevhid veya şirk gibi tanımlamaları koyar. Koyan kendisi. Ama bunu koyan kendisi olduğu gibi de gene kendisi yırtık gömlekten çıkan baş gibi BEN diyerek ortaya çıkar ve kendini kendinden ayrıymışçasına bir yaşam şekliyle ortaya koyar! Bunu ortaya koyuşun daha sonraki adımı ve gelişimide cehennem diye tanımlanır. Bunu ortaya koymayıp kendisinin kendisini seyri halinin akıbeti geleceği ve halide cennet diye tanımlanır. Âmalık halinin yaşamı ve geleceği cehennemdir. Bâsir ismiyle açığa çıktığı zaman, kendinden gayrının olmadığını müşehade eder. Yerleri ve gökleri hak olarak yarattık meydana getirdik hükmü, VARLIĞIN ESMA ÇIKIŞINDAN BAŞKA BİRŞEY OLMADIĞINI, HER NOKTADA BEN DİYENİN KENDİSİ OLDUĞUNU İFADE EDER.


Aslında gelmek istediğim bir yer var. Gelmek isteğim yer şurası:

Eğer, açığa çıkış mahalli olarak sen adı altında şehadeti yaşamayı mûrat etmişse, -vema teşâune illa in yeşâ Allah- ALLAH İSTEMEDİKÇE SİZ İSTİYEMEZSİNİZ, veya SİZİN İSTEMENİZ ALLAH'IN İSTEMESİYLE MEYDANA GELMİŞTİR. Hükmünce, siz Hidayet diye tanımlanan esma açığa çıkışını seyri dilersiniz. Şehadet halini dilersiniz. Şehadet halini ve hidayeti dilemenizin sonucu olarak sizde bunu engelleyen, esma açığa çıkışı olarak sizde bunu engelleyen, kendinizi Allah'tan ayrı bir birim. Karşınızdakileri Allah'tan ayrı bir birim olarak görüp hissetmeyi meydana getiren şirk diye tanımlanan halin sonucu olarak meydana gelen yalan, aldatma, karşındakine karşı ikiyüzlülük, onun hakkında içinden başka şey düşünüp yüzüne başka şey söylemek, riya yapmak, arkasından onun gıybetini yapmak vs, gibi körlüğü meydana getiren ve şirk halinden kaynaklanan özelliklerin kalkmasını diler, bunun kalkması için geceleri secdeye kapanır, secdede bu eksik ve noksanlarınızı tek tek kalem kalem itiraf ederek, bu açığa çıkan esma özellikleri şehadeti önlüyor, dolayısıyla bu özelliklerin kalkmasını niyaz ederim demeniz, olayı tetikler!!!

 

Bütün sistem tetikleme esasına dayanır. Bu duayı yaparken, BENLİĞİNLE YAPMIYACAKSIN! İşin önemli püf noktalarından birtaneside burası. Ben gafilim ben şu haldeyim bu haldeyim diyerek değil. "Allahım varlık senin varlığın, açığa çıkan senin esman, bu açığa çıkan esmanda bu özelliklerle açığa çıkıyorsun. Bu özelliklerle açığa çıkıyorsun ve bu halin sonucuda budur. Ben bunu istiyorum çünkü bu isteğim senin isteğindir" farkındalığı ve idrakıyla, secdelerinizde şu anlattığım olayı yaşamaya çalışacaksınız, ve günlük yaşam içinde de, karşınızda kim olursa olsun, önce orda esma çıkışıyla varlığını müşehade edecek. Ondan sonradır ki, orda söylenenleri dinleyip söylenenlere göre olayın hakkını vereceksin...

 

Geceleri kılmış olduğunuz namazların ve secdelerin de Fatihayı hakkıyla okuyarak, rukûya kapılarak rukûda -Subhane rabbiyel âleyyul âla veya subhane rabbiyel âleyyul Azim- i hakkıyla söyleyerek, söyleyenin hamd edenin kendisi olduğu müşehadesiyle -Semialluhu men hamide- nin bunu vurguladığı. Açığa çıkan o esma kaynağının -Lekel hamdûke kema yenbagi licelalil vechike veli azimûl sultanik- olduğu itiraf edilerek. Ve sonrada gerçekten Allahu Ekber hissiyatı ve anlayışıyla secdeye kapanarak. Secdede -Allahumme fatıra semavâti vel ard, Allahumme Rabbul arşıl aziym, Allahu vel melâiketi vel ruhu Rabbul ve arşıl aziym- diyerek azamete yönelip, -La uhsin senaen aleyke ente kema esneyte âla nefsik- le, o sonsuz azametin kudretin özelliklerin, rahmaniyet ve rahimiyetin ASLA SINIRLIDA MÜŞEHADE EDİLMESİNİN MÜMKÜN OLMADIĞINI İTİRAF EDİP, ondan sonra kendi açığa çıkan esmamızdaki sınırlılıktan kaynaklanan özellikleri teeek tek itiraf ederek yalvarırsak, -İnneke ente semi duayu İnneke entel mucibul tavat- la noktalarsak, İSTEYEN KENDİSİ İCABET EDECEK'TE KENDİSİ !!! Ves selamun aleykum ve rahmetullah ve bereket...

 

Üstad Ahmed Hulûsi

 

Lütfen dikkat. Bu sohbet, bizatihi Üstâd Ahmed Hulusi´nin kendisinin yazmış olduğu bir sohbet değil. Üstâdın bir toplumda veya dostlar ortamında yapmış olduğu bu acıklama; sohbet, kendilerini gönülden dinleyen dostlar tarafından yazıya dökülmüşdür; başka insanlar da faydalansın diye. Yani sohbetin içeriği , manası Üstâda ait. Lakin yazi metni, sohbeti yazıya döken samimi dostlara ait.

 

Sonuç:  yazılımda hata; harf eksikliği veya misal ayetlerin yazılış şekli isabet değil ise; veya yazının genel uslubu Üstâda bire bire uymuyor ise, sebebini böylece acıklamış olduk.

 

ANASAYFA

veya

Sohbetlere dön (51-101)


veya

Sohbetlere dön (01-50)

İletişim:   SufiCaN@web.de


Sayfa Tasarım: 

Cüneyd Yayla (SufiCaN)

Akın Apardı

 

AH özel sohbetleri yazıya ceviren:

Saffet Eygi

@Saffet_eygi

 

AH sözleri ingilizce toplayan:

Akın Apardı

 

AH Evrensel Sırlar Piyes:
Selim Kartal Bicer
Sevda Bicer

Mehmet Cetin

Serkan Yenal
Zeynep Bodur