Sohbet -70-
BEYİN, EVRENDEKİ BÜTÜN FREKANSLARI KENDİNDE AÇIĞA ÇIKARABİLECEK KAPASİTEDE BİR YAPI!
Kozmik elektromanyetik alan tamamıyla frekanslardan oluşan dalga okyanusu dediğim bir yapı. Nedir dalga okyanusu? Basit olarak tekrar edeyim:
Bizim madde diye gördüğümüz şey. Madde diye gördüğümüz şeyleri GÖZÜMÜZ DOLAYISI İLE MADDE DİYE GÖRÜYORUZ! Göz boyutunun algıladığı Işık dalgaları, bize o nesneyi madde diye gösteriyor. Aynı şekilde madde diye görünmesinin sebebi sadece göz değil tabi, dokunma duygusuda bunu destekliyor! Beyinde biz madde diye görüyoruz ama bu madde dediğimiz şeyi elektron mikroskobunun altına koyduğumuz zaman, elektron mikroskobunun altında biz bu tahtayı görmüyoruz bunu oluşturan molekülleri görüyoruz. O elektron mikroskobuyla molekülleri gördüğüm zaman ben, molekül boyutunda o mikroskobun tabanına koyduğum bu tahtayla bu kitap arasında iki ayrı nesne farkı görmüyorum! Bu da moleküllerden oluşmuş bir yapı, bu tahta da moleküllerden oluşmuş bir yapı. Dolayısıyla burda ben komple moleküllerden oluşan bir dünya görüyorum. Kitap ve tahta kavramları yok oluyor. Çesitli moleküllerden oluşan bir yapı görüyorum. Şimdi ben bunu daha da büyüttüğüm zaman, o moleküllerde kayboluyor! Atomlarda kayboluyor! Ve neticede bütün bakana göre görülen foton veya bakılmadığı anki hali itibarıyla frekans-dalgalar meydana geliyor!
İşte evren dediğimiz yapının tamamen orijinali, bu frekanslardan ibaret! Biz buna basit olarak frekans okyanusu diyoruz! Şimdi bu içinde yaşadığımız frekans okyanusunda, BİZ BİR FREKANSIZ! Bu frekansların herbiri bir anlam bir mana taşıyor. Bir tür! Şimdi bu frekans okyanusundaki bu frekanslar bu dalgalar nasıl oluyorda bir anlam taşıyor diye sorduğun zaman, bunun cevabı çok kolay ve basit. Senin beyninin içine dışarıdan bir ışık dalgası geliyor, o biyoelektrik alanından geçiyor, neticede bir frekans bir dalga olarak meydana geliyor.
O frekans dalga sende bir anlam bir düşünce meydana getiriyor değilmi. İşte o dalga aynı zamanda bir "anlam".
Yani ne deniyor? Baktığın zaman FOTON bakmadığın zaman DALGA demiyormu? İşte buna birşey daha ilave etmek lazım. Baktığın zaman foton bakmadığın zaman dalga olan şey ESASINDA BİR ANLAMDIR. BİR MANADIR! Dolayısı ile bu yapıya ister frekans okyanusu de, ister anlam okyanusu de fark etmez...
Şimdi burda enteresan olan nokta şu: Bu anlattıklarımı bugüne kadar hiç biryerde duymadınız hiçbir kitapta da yazmaz. Onun için de anlamaz ve kabul etmezseniz yadırgamam şaşırmam ve niye anlamadılar demem. Çünkü bir insanın bir şeyi kabul etmesi için onda öyle bir veri tabanı olması lazım. Ona benzer birşey bilmesi gerekir. Şimdi buradaki enteresan olan nokta ne?
Bu frekans okyanusu dediğim yapıdaki türler, FREKANS GURUPLARIDIR. Frekans okyanusu frekans guruplarından meydana gelmiştir! Burda şimdi beyni ele alalım. Beyinler? Beyinlere girmeden evvel bir şeyi daha vurgulayım. Şu kozmik açılım alanı dediğim yapıdaki frekanslar, tek bir frekans değil. ÇOK DÜŞÜK FREKANSLI DALGALARDAN ÇOK YÜKSEK FREKANSLI DALGALARA KADAR OLAN BİR SKALA! Tek tip frekans değil. Evren en düşük frekanslı dalgalardan en yüksek frekanslı dalgalara kadar olan bir frekans okyanusu!
Bunu belirttikten sonra şimdi beyine gelelim. Son yapılan bilimsel araştırmalar şunu göstermiştir ki Beyin adını verdiğimiz yapı NÖRONLARDAN OLUŞMUŞTUR. Nöron (beyin hücresi) dediğimiz beyin hücreleri'nin her bir tanesi farklı frekanslardan oluşur. Yani senin beyin adını verdiğin, gözünün görme kapasitesine göre ET diye isimlendirdiğin fakat hakikatta et olmayan, hakikatta nöron dahi olmayan FREKANS YUMAĞI. Her hücresi farklı frekans ihtiva ediyor ya, dolayısı ile burda hadsiz hesapsız bir biçimde FREKANSA HÂVİ OLAN BİR FREKANS YUMAĞIDIR İNSAN BEYNİ! Şimdi bu nasıl hadsiz hesapsız frekans ihtiva eden bir yumaksa, EVRENDE AYNI ŞEKİLDE HADSİZ HESAPSIZDIR!
Yani beyin dediğin beyin ismiyle işaret ettiğin et sandığın frekans yumağı, ASLINDA EVRENDEKİ SAYISIZ FREKANSLARA BİR AYNA OLAN VE O FREKANSLARI KENDİNDE DEŞİFRE EDİP ÇÖZEBİLECEK BİR YAPI! Yani bir diğer ifadeyle "ben 1970 lerde yazmıştım Dosttan Dosta da BEYİN MİCRO EVRENDİR, EVREN MAKRO BEYİNDİR. Yani şu yapı esasında makro beyin, şu beyin dediğin şeyde mikro evren! Evrene ayna olan yapı! EVRENDEKİ BÜTÜN FREKANSLARI KENDİNDE AÇIĞA ÇIKARABİLECEK KAPASİTEDE BİR YAPI! İşte bu kapasiteye sahip olan beyindeki gerçek BEN hakiki "BEN" işte bu yapı...!!! BEYİNİN ÖZÜ..!!!
Bu kendisine ben dediği zaman, burdaki bütün alana sahip olan bir mana olarak BEN diyor aslında! Ama sen bu kapasiteye sahip olan beyni farkedemediğin anlayamadığın hissedemediğin için. Zaten fark edip hissetmen de mümkün değil. Çünkü kendini doğuştan itibaren bu beden kabullenmişsin, beyni de bu bedeni yöneten nesne diye kabullenmişsin. BÖYLECE BEDEN CEHENNEMİNE DÜŞMÜŞSÜN... Kuran da geçen "Biz insanı en mükemmel şekilde halk ettik, sonra aşşağların en aşağasına indirdik" ayeti bu noktaya işaret eder! Böyle bir kapasiteye sahip olmasına karşılık kendini bu beden kabul etme noktasına düştü.
Yani, Allah diye anlatılan, o sonsuz özellik ve güce sahip olan kuvvet kudret bilgi herşey SENİN BEYNİNE BAHŞEDİLMİŞ. Beyninde mevcut. Dolayısı ile de senin Allah'a ermen denen şey, kendindeki bu kapasiteye erip kendindeki bu kapasiteyle yaşamına sonsuza kadar devam etmen demek! Yoksa dışarıda bir tanrı var o tanrıya ulaşacaksın anlamına değil! BİR ZAMAN GELİCEK BİR TAKIM ÇALIŞMALAR YAPACAKSIN O ÇALIŞMALAR SONUCUNDA BU ORTADAN KALKACAK SEN ONUNLA BÜTÜNLEŞECEKSİN GİBİ BİRŞEY YOK. BÖYLE BİRŞEY MUHAL...!!! Eğer şu anda senin ben diye kast ettiğin birşey varsa, bu sonsuza dek devam edecek! Ya hayvan olarak. Hayvan kabulünle hayvani şartlarla hayvani özelliklerle sonsuza dek devam edecek! Ya da kendindeki bu Hayvanlık kabullenmesinden arınıp bu varlıktaki sonsuz kuvvet kudret enerji ve bilginin sende açığa çıkmasını oluşturmuş olarak yaşamına devam edeceksin! Bunu sağlamak diye bahsedilen olay cennete girmek diye tanımlanıyor! Cennete giren kişi napıcak? Cennete girenin her istediği meydana gelecek. Ol dediği herşey olucak diye tanımlanıyor.
O ol dediği şeyi olduran kim? Kur'an da diyor Allah. Ama sen Allah ismiyle anlatılanı tanrı diye düşünüyorsun. Tanrı diye hayal ediyorsun ötede bir varlık diye hayal ediyorsun. Halbuki o tanrı değil diyor la ilahe diyor! Buraya kadar anlaşıldıysa ne ala. Anlaşılmadıysada yapacak başka birşey yok...!!!
Üstad Ahmed Hulûsi
Lütfen dikkat. Bu sohbet, bizatihi Üstâd Ahmed Hulusi´nin kendisinin yazmış olduğu bir sohbet değil. Üstâdın bir toplumda veya dostlar ortamında yapmış olduğu bu acıklama; sohbet, kendilerini gönülden dinleyen dostlar tarafından yazıya dökülmüşdür; başka insanlar da faydalansın diye. Yani sohbetin içeriği , manası Üstâda ait. Lakin yazi metni, sohbeti yazıya döken samimi dostlara ait.
Sonuç: yazılımda hata; harf eksikliği veya misal ayetlerin yazılış şekli isabet değil ise; veya yazının genel uslubu Üstâda bire bire uymuyor ise, sebebini böylece acıklamış olduk.
ANASAYFA
veya
Sohbetlere dön (51-101)