Sohbet -91-
"AŞILMASI GEREKEN EN ZOR PERDE"
Fenâ Fi Şeyh ve Fenâ Fi Resulde olanlar hiçbir zaman ne velidir, ne de fenâ fillaha girmişlerdir. "Şeyhinin başını
kesmedikçe, Fenâ Fi Resulden geçmedikçe, Fenâ fillaha girilmez."
Fenâ fillaha girilmediği sürecede hakikata erişilmez. Fenâ Fi şeyh Fenâ Fi Resul, en kısa zamanda geçilmesi gereken yerlerdir. Çünkü bunlar tasavvufta gerçekte bir mertebe-makam değildir. Sadece belli aşamaların yapılması için araya konulmuş kolay basamaklardır.
Bu basamaklara basıp atlamak gerekir. Atlayasın'ki hakikate giresin. Yoksa ömrünü-hayatını basamakta geçirdiğin sürece, eşikten atlayıp içeri giremezssin. Kapıda yağmur
kar fırtına altında hayatın çeşitli çilelerde geçer gider. Ve zai olursun...
Şeyhin başını kesmekten gaye: Şeyh diye birinin varolmadığını görmek. Resul diye birinin varolmadığını görmek. Varlığın salt hak'tan ibaret
olduğunu müşehade edebilmek.
Varlığını ortadan kaldırabilmektir...
Şeyh gördüğün sürece Resul gördüğün sürece Allah'ı görmekten mahrumsun perdelisin ve sürüler şeklinde geçip gidenlere katılırsın
neticede. En zor perde budur...
İşte özel olarak ilgilendiğimiz arkadaşlara baştan bu perdeyi koymuyoruz'ki atlanmak gerektiğinde kolay atlansın diye. Eğer biz bu perdeyi koyarsak, bu
perdeyi geçebilmeleri çok güçtür. Ve genellikle de şeyh sağ olduğu sürece, kişiler bu perdeyi kolay kolay aşamaz...
Üstad Ahmed Hulûsi
Lütfen dikkat. Bu sohbet, bizatihi Üstâd Ahmed Hulusi´nin kendisinin yazmış olduğu bir sohbet değil. Üstâdın bir toplumda veya dostlar ortamında yapmış olduğu bu acıklama; sohbet, kendilerini gönülden dinleyen dostlar tarafından yazıya dökülmüşdür; başka insanlar da faydalansın diye. Yani sohbetin içeriği , manası Üstâda ait. Lakin yazi metni, sohbeti yazıya döken samimi dostlara ait.
Sonuç: yazılımda hata; harf eksikliği veya misal ayetlerin yazılış şekli isabet değil ise; veya yazının genel uslubu Üstâda bire bire uymuyor ise, sebebini böylece acıklamış olduk.